10 Temmuz 2025 - Perşembe

Türk Ve Kürt kelimelerinin aynı harflerden oluşması tesadüf mü?

Memleketimizde ezber bozan eylem ve söylemler birçok insanımızın aklını kurcalarken, kimileri geleceğe endişeli bakıyor. Benim de endişelerim olmasına rağmen bu sürece “aydınlanma” dönemi diyorum.

Yazar - Bayram Türkmez
Okuma Süresi: 6 dk.
Bayram Türkmez

Bayram Türkmez

golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077
Google News

Türk Ve Kürt kelimelerinin aynı harflerden oluşması tesadüf mü?

     Memleketimizde ezber bozan eylem ve söylemler birçok insanımızın aklını kurcalarken, kimileri geleceğe endişeli bakıyor. Benim de endişelerim olmasına rağmen  bu sürece “aydınlanma” dönemi diyorum.

    “Terörsüz Türkiye” söylemiyle başlayan ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla yol ve yön alan, emperyalizmin maşası olan PKK Terör Örgütü’nü gündemden çıkarmak gerekir.  Sonucunda bu durum asıl terörü besleyen ve kozmik iletişim ağı ile teröre yol - yön veren iç ve dış emperyal güçlerin işbirlikçileri ile mücadele alanımızı güçlendirecektir. PKK terör örgütünün kamusal alanda etki alanını kaybetmesi, gündemimizden çıkması aynı zamanda milletimizinde toplam enerjisinin daha başka alanlarda kullanmasına fırsat verecektir.  Gidilen yol isabetli olup,  doğru  strateji ile “Terörsüz Türkiye” ye önemli kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Şunu, buradan belirtmek isterim ki, Sayın Bahçeli’nin ezber bozan açıklamalarının,  gelecekte onu ne kadar haklı çıkardığına hep beraber şahit olacağız. Buna inancım tamdır.

   Bizim, bundan sonra bu ve benzeri silahlı terörü besleyen, yol-yön veren Etnik Irkçı ve Dinsel Bölücü oluşumlar üzerine tüm aklımızı verip, sosyal ve kültürel projelere imza atmamız gerekiyor.

Bu konu da  15 Temmuz FETÖ/PDY Terör Örgütü kalkışmasından sonra bazı çalışmalar var ancak yeterli değil. Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere birçok bakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı’da ortak projeler üretmek zorundadır.  Etnik Irkçılığın ve Dinsel Bölücülüğün etki alanlarını yok edecek, yaşam alanlarını daraltıp yer altına da girmesini önleyecek çalışmalar gerekiyor.

    En başta Türk Tarihi ve Kültürü adına kendi değerlerimizi korumak, anlatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak zorundayız. Siyaset kurumlarının toplum nezdinde artık güvenilir olmakta en son sırayı aldığı ortadadır. Siyasetin yeniden güvenilir hale getirilmesi, siyasette rekabet ortamının genişletilmesi, siyaset yapacaklara tabandan – tavana kadar belli kriterler getirilmesi kaçınılmaz görünüyor.

     Türkiye’nin en önemli bilim kurulu olan TÜBİTAK’ın,  ülkemizin geleceğini, milletimizin bekasını ilgilendiren konularda bilimsel açıklamalarıyla yön vermesi de görevlerinden birisi olması zorunlu olmalıdır. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe’nin etkili ve yetkili kurum, kuruluş ve temsilcileri tarafından katledilmesine, yozlaştırılmasına, kelime ve anlam değişikliğine uğratılmasına fırsat vermemesi gerekir.

    Diyanet İşleri Başkanlığı’na daha da büyük sorumluluk düşüyor. Bu Başkanlık isterse iç cepheyi o kadar geniş ve sağlam tutabilir ki,  sadece ülkemizde değil, tüm Türk devlet ve topluluklarında birliğimiz, dirliğimiz adına çok güçlü bir etki yapabilir. Ben her zaman söyler ve yazarım,  en başta  Azerbaycan’la ortak projelerle  başlayacak.

   Kültür ve Turizm Bakanlığı, bugün kültürü sadece “para kazanma” aracı olarak öncelemeyecek. Kültür Bakanlığı ayrı, Turizm Bakanlığı’da ayrı ayrı olmalıdır. “Türkiye, Cumhuriyetinin Temeli Kültürdür” diyen Mustafa Kemal Atatürk, kültürün ne kadar önemli olduğunu da tek cümle ile anlatmıştır.  Biz, kendi öz kültürümüzü yaşamanın ve yaşatmanın yoluna bakmalıyız.

   İşte,  “etnik ırkçılar ve dinsel bölücülerin” etkilerini burada görmekteyiz. Kimi zaman demokrasi adına, kimi zaman uluslararası baskılar adına, kimi zaman emperyal güçlerin etkileriyle…bunları var eden kadrolar ve bunların destekçileri milli mücadeleden beri var. Bunlarla toptan baş edemeyiz ancak niyetleri ve amaçlarını topluma göstererek birliğimize ,dirliğimize, bütünlüğümüze ne kadar zarar verdiklerini ve sömürge ülkelerine hizmet ettiklerini gösterip, anlatabiliriz.

     Son zamanlarda yaşadıgımız ezber bozan süreci çok yönlü düşünmek gerekiyor.  Sömürge ülkeleri , ülkemizde de kendi stranç taşlarını oluşturup, daha sonra da bu taşları oynatarak kendi stratejilerini oluşturuyor. Sayın Bahçeli, ezber bozan eylem ve söylemlerle satranç taşlarından birinin yol ve yönünü değiştiriyor, doğal olarak tüm oyununda bozulmasına neden oluyor.

     Şimdi, geriye doğru bakın bu satranç taşının yol ve yön değiştirmesi ile birlikte yerine yeni satranç taşları oluşturulmaya çalışılıyor.

    Milli Mücadeleyi ve Cumhuriyeti hedef alan konuşmalar yapanlar siyasi ve sosyal kişiler, Atatürk’ü itibarsızlaştırmaya çalışan ihanet şebekeleri… artık yavaş yavaş yeraltından çıkmaya başladı.  Şöyle bir söz var. “Fare, kediye kafa tutuyorsa ya yakınında bir delik ya da etrafında güvendiği bir köpek vardır” Bırakın herkes içini, dışına vursun. Niyetlerini söylesin, amaçlarını açıklasın. Hiçbir düşünce yer altında kalmasın. Tabi, ortalığı da boş sanmasın. Herkes görsün, kimin ne olduğunu bilsin.

 “ Terörsüz Türkiye” söylemi sadece PKK üzerine kurulu değil, esas terörün kaynağı olan içimizdeki Etnik Irkçılar ve Dinsel Bölücüler ile bunların bağlantılarında yatıyor. 

     Alınan yolun ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, dirliğine  huzuruna katkı sunmasını,  sağlıklı yaşam ve  başarı sağlamasını dilerim. 10 Temmuz 2025

Saygılarımla

Bayram Türkmez

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları