14 Ekim 2025 - Salı

Atatürk'ün dil konusundaki teorisi 1940 yılından sonra uygulanmadı

TÜRKÇE'NİN YABANCI KELİMELERDEN KURTARILMASI, TÜRK MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞIDIR...ATATÜRK'ÜN BİLE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMADIĞI DİL ÇALIŞMALARINDA NELER YAŞANDI?ÖNCELİKLE ANADOLU'NUN DURU TÜRKÇESİ KORUNMALIDIR, ÇÜNKÜ KÖKLÜ TARİHİMİZİN SÜZGECİNDEN GELEN HER KELİME B

Yazar - Bayram Türkmez
Okuma Süresi: 7 dk.
Bayram Türkmez

Bayram Türkmez

golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077
Google News

TÜRKÇE'NİN YABANCI KELİMELERDEN KURTARILMASI, TÜRK MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞIDIR...ATATÜRK'ÜN BİLE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMADIĞI DİL ÇALIŞMALARINDA NELER YAŞANDI?

ÖNCELİKLE ANADOLU'NUN DURU TÜRKÇESİ KORUNMALIDIR, ÇÜNKÜ KÖKLÜ TARİHİMİZİN SÜZGECİNDEN GELEN HER KELİME BİR HAZİNEDİR...

Bayram Türkmez

Derleme/Yorum Yazısı

 Güneş Dil Teorisi, 1932-1938 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulanmaya konulan  Türkçe’nin, bütün dillerin kökeni olduğunu öne süren teoridir.

     1932 yılına kadar yapılan dil çalışmalarında; Türkçe yazı dilinin Arapça, Farsça ve Fransızca... gibi dillerden alınan alıntı sözcük ve kurallardan arındırılıp konuşma diline yaklaştırılmasını amaçlanıyordu.

    Ancak, Atatürk bu durumun farklı yönlere çekildiğini, dilin çıkmaza girdiğini ve Türkçe kelimelerin azaldığını fark edince Güneş Dil Teorisi konusunda çalışmalar başlatır.

Güneş Dil Teorisi, Atatürk tarafından 1930'lu yıllarda ortaya atılan ve Türkçenin dünya dillerinin kökeni olduğu tezini savunan bir teoridir. Teorinin temelini, dünyada konuşulan dillerin kökeninin Türkçeye dayandığı ve bu kelimelerin güneşin oluşumu kadar eskiye dayandığı düşüncesi oluşturur. Bu teoriye göre Türkler, tarihin en eski milletlerinden biri olduğu için Türkçe de tarihin derinliklerinde meydana gelmiş çok eski bir dil olarak kabul edilir ve diğer birçok dile kaynaklık etmiş olmalıdır.

Teorinin ana fikri, Türk dilinin dünyada esas bir dil olduğu ve dünya dillerindeki birçok kelimenin de Türkçe'den türediğiydi. Kuram, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi

Teoriye göre bütün dillerin kaynağı "ısıtma, ışıtma, yükselme" kavramlarının kaynağı "güneş"le başlar. Güneş, vazgeçilmez bir güç kaynağı olarak duygu, heyecan, ateş, sevgi, aydınlanma, zekâ ve güzellik gibi geniş anlam zenginliklerine sahiptir. Dilin doğuşunda ilk etken unsur güneştir.

Atatürk ögrencilerle  bir sohbetinde , “Çocuklar, siz hiç yan yana yürüyen iki öküz arabasına bindiniz mi? Onlar nasıl giderler? İki arkadaş yan yana yürüdükleri zaman biz onlara nasıl yürüyorlar deriz?”

Çocuklar hep birlikte: “Beraber yürüyorlar deriz efendim.”

Atatürk’ün beklediği cevap buydu: “Doğru, öyle deriz. İşte batılılar bizim “barabar”ı alarak onu “paralel” şekline soktular. Paralel, Türkçe olan “barabar”dan gelmektedir. Anladınız mı çocuklar?”

Kelimelerin oluşumu da güneşin oluşumu kadar eskidir. Bugün kullandığımız kelimeler aslen Türkçedir ve diğer dillere de bu kelimeler bizim dilimizden geçmiştir.” düşüncesi bazı bilim adamlarının benimsediği bir tezdir. Türkçenin diğer dillere kaynaklık ettiği düşüncesi, 1932’deki Birinci Türk Dil Kurultayı’nda, bilim adamlarınca sunulan bazı bildirilerde seslendirilmiştir.

 Güneş-Dil Teori, şimdiye kadar dilimize yabancı sanılan dillerdeki varlıkların Türk kaynağından geldiğini ispat etmekle amelî sahadaki dil çalışmalarımıza da büyük bir genişlik ve kolaylık vermiştir. Halkın bildiği, manasını anladığı kelimelerin yabancı dilden geliyor sanılarak feda edilmesi zarureti bu teoriyle ortadan kalkmış bulunuyor.” Dünyadaki bütün dillerin köken olarak Türkçeden türediği tezini savunan bu teoriden (1940 yılından )daha sonra vazgeçilmiş, yaşayan dil esas alınmıştır.

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/.../G%C3%BCne%C5%9F...

Atatürk Atay’ı dinledikten sonra şunu söyler: “-Çocuk dili bir çıkmaza soktuk.”

Dilin saplandığı çıkmaz…

… Yurda döner dönmez, ilk işim, Gâzi ‘nin Dil Devrimi serüvenine dalmak oldu; bu hususta, başvurulacak en güvenli kapı, TDK değil, başından itibaren Dil Devrimi içinde olmasına rağmen, sürekli ‘kaydı itirâzileri’ olan, Fâlih Rıfkı (Atay) Bey’di. ‘Çankaya’ da dil bahsini okurken, sırtımdan nasıl bir yük kalktığını, anlatamam; çünkü ne diyordu bakın:

”…bir akşam Atatürk, sofra bittikten sonra, benim yanı başındaki iskemleye oturmamı emretti: ‘…Dili bir çıkmaza saplamışızdır’ dedi; sonra, ‘-… Bırakırlar mı dili bu çıkmazda? Hayır! Ama ben de bu işi başkalarına bırakmam. Çıkmazdan biz kurtaracağız…’ dedi…” (bkz. Çankaya, Cilt II, s.452, Dünya Yayınları)

Gâzi ‘nin en büyük taraflarından biri, çıkmaza girmiş işlerde ısrarlı olmayışıdır; çünkü, ‘Dil Devrimi’ tam anlamıyla arapsaçına dönmüş; onun deyimiyle ‘bir çıkmaza saplanmış’ tı. Fâlih Rıfkı Bey (Atay), işin nereye vardığını göstermek için ilginç bir hâtırasını naklediyor:

”…dağıldıktan sonra, dostum Abdülkadir yanıma geldi; kendisi bir defa demişti ki: “…ben Asya Türklerinin çoğunun lehçelerini biliyorum. Sizin ve Yakup Kadri’lerin lehçesini de anlıyorum. Benim aklımın ermediği bir lehçe varsa, o da Türk Dil Kurumu’nun lehçesi…” (a.g.e., s.854)

Günümüzde, Gâzi ‘nin ‘Nutku’ nu bile, okuyup anlayamayan gençler varsa; işte bu, o lehçenin mârifetidir… https://tilahan.org/dili-bir-cikmaza-saplamisizdir/  Attila İlhan 

Cumhuriyet, 04.05.2005

TÜRKÇEMİZDE ERMENİ KÖKENLİ VATANDAŞLARIN ETKİSİ

     -Türkçenin ilk etimologu da Ermeniydi. Bedros Keresteciyan (1840- 1909) ilk Türkçe etimoloji sözlüğünü hazırlamış dilbilimcidir.

 Diğer taraftan bazı kesimlerin öne çıkarmalarıyla soru işaretleri oluşturdukları ermeni kökenli  dilci Agop Martayan Dilaçar  Türk Dil Kurumu baş uzmanlığına atandı (1934), Atatürk’ün isteğiyle Dilaçar soyadını aldığı öne sürüldü, halen bunlar kaynağı gösterilmesede yazılır.  (1935). Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde dilbilim tarihi ve genel dilbilim okuttu (1936-1951). Türk Ansiklopedisi’nde başdanışmanlık ve baş redaktörlük yaptı (1942-1960)

      Ermeni kökenli vatandaşların Türkçe üzerindeki olumlu/olumsuz etkileri halen tartışma konusu olup, dinsel bölücüler ve etnik ırkçılar gibi oluşumlar  bu durumu Atatürk'ü itibarsızlaştırmak için kullanmaktadır.

  Oysaki,   Atatürk'ün  Güneş Dil Teorisi tezi dilciler tarafından da "bilimsel destek yok" diyerek savunulmamış, ölümünden sonra ise bu teori gündemden kalkmıştır.

    Güneş Dil Teorisi tezi Türk Milleti'ne en uygun olanıdır. Zira, Dünyanın her bölgesinde yaşayan şu anda bile 7 bağımsız Türk Devleti 22 özerk Türk Cumhuriyeti ve Toplulukları olan Türküm diyen başka bir millet yok. Dünya cografyasında dağılmış olan bu milletin köklü dili ancak Güneş Dil Teorisi ile anlatılabilir.

Derleme/yorum

Bayram Türkmez

14 Ekim 2025

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları