GÖLBAŞI’NDA MİLLİ MÜCADELE ADINA NE KADAR UNSUR VARSA AÇIĞA ÇIKARILSIN
Çok defalar yazdım, söyledim. İlçemizde ne kadar Milli Mücadele döneminden kalan ne kadar değer var ise hepsi ortaya çıkarılsın, hatta anıtlaştırılsın diye… Bunlardan birisi de Çayırlı’ya taşınan “Kütahya Hastanesi” ve bu hastane de hayatını kaybeden şe
Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077GÖLBAŞI’NDA MİLLİ MÜCADELE ADINA NE KADAR UNSUR VARSA AÇIĞA ÇIKARILSIN. ÇIKARILMASINI İSTEMEYENLERDE VAR!
Çok defalar yazdım, söyledim. İlçemizde ne kadar Milli Mücadele döneminden kalan ne kadar değer var ise hepsi ortaya çıkarılsın, hatta anıtlaştırılsın diye…
Bunlardan birisi de Çayırlı’ya taşınan “Kütahya Hastanesi” ve bu hastane de hayatını kaybeden şehitlerimizin olduğu mezarlar ortaya çıkarılarak bir şehitlik yapılması gerektiğini,
Diğer bir konu da, Haymana’nın 100 atlısı olarak tarihi kayıtlarda geçen dönemin Kaymakamı Ali Cemal Bardakçı ile birlikte Urunkuşlu (Dikilitaşlı) Hacı Şükrü Kara, İkizceli Hacı Mehmet Otuzoğlu, İkizceli İsmail Nutukoğlu ve Nalbant Efe Tevfik Erşan, Velihimmetli den Şehirli İbrahim Ağa, Karabiberlerin Rıfat Efendi…gibi birçok Gölbaşılı (Haymanalı) yer alır. Bu değerlerimizin isimlerini yaşatalım.
Milli Mücadeleye destek veren bu insanların Atatürk’ün Ankara’ya gelişinde karşılayan 100 Haymana atlısı arasında yer alan bu kahramanlar aynı zamanda Kurtuluş Savaşı sırasında Gölbaşı ve civarında Atatürk ve Milli Hükümet aleyhine güç toplayan Çerkez Ethem’e karşı durmuşlardır. Bu insanların çoğu Çerkez kökenli olmasına rağmen, Çerkez Ethem'in hainliğine karşı durmuşlardır. Kendilerinden saymayarak Milli Mücadeleye destek vermişlerdir. Ruhları Şad olsun.
Kimbilir daha hangi milli unsurlarımız vardır günyüzüne çıkmamış. Bu konu da en iyi çalışmayı yapan Haymana olup, Belediye Başkanının söylemiyle “son kale” olan haymana tarihi zaten aynı zamanda Gölbaşı’nın da tarihidir. Çünkü, Gölbaşı yok iken Haymana vardı ve Haymana’nın köyleri Gölbaşı’na bağlanmıştır. Bu anlamda Haymana Belediyesi gelecek yıl milli mücadelenin anlatıldığı, yaşatıldığı topraklarda diğer kamu kurumlarındanda aldığı destekle büyük bir etkinliğe hazırlanıyor. Bu etkinliğin içinde Gölbaşı’nın da olması gerekir.
BELLİ Kİ, KİMİLERİ MİLLİ MÜCADELE UNSURLARIMIZIN ORTAYA ÇIKMASINI İSTEMİYOR!
Ben, milli mücadelenin önemini, ilçemizdeki değerlerini anlatmaya çalışıyorum ancak birileri de benim üzerimden fitne, fesat yazılarıyla kaos çıkarmanın peşine düşmüş.
Onların derdi zaten milli mücadele tarihimizi unutturmaktır. Milli değerlerimiz günyüzüne çıkarılıp bu topraklara kadar gelen düşmanla işbirliği yapan hainlerinde sürekli gündemde "hain olarak" kalacağını biliyorlar.
Onun için bu dinsel bölücü ve etnik unsurlar bir olmuşlar bana sosyal medya dan saldırıyorlar.
Soyumu, sopumu merak edip, “kendinde olmayının aşığıymış” diyerek soyadımda bulunan Türk… kelimesinin de “soyunda olmayan özellikleri kendisine soy adı olarak aldığımı", soyumunda belli olmadığını belirtip, benim milli değerlerimize sahip çıkmam, ortaya çıkarılıp değer verilmesini istememi de şövenistlik olarak nitelendiriyorlar.
Bir de, diyor ki, milli mücadele yıllarını belirterek “o yıllarda ataları bir varlık gösteremediğinden olsa gerek…” diyerek iyice saçmalayıp, fitne tohumları ekip, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Soyuma, boyuma laf edip, soran bu kişiler birde Etnik ırkçı olmadığını belirtip, adeta beni ırkçılıkla suçluyor. Tehditvari yazışmaları da cabası...
Bir de bu yazılanları beğenen ocakcı olmayan ülkücüyüm diyenlerin yanısıra, yorumlarıyla tahrik ve provakasyona açık yorumlar yapan cemaat bağlantılı kişilerde bulunması hayli düşündürücüdür.
Bu yazdıkları fitne ve provaksyon odaklı yazılar ile yapılan yorumların kaynaklarını, nereden nasıl bu hale geldiklerini, bu yazanların daha önceki sosyal medyada ki söylemlerini…yazmaya kalksam ortaya bir kitap çıkar.
Gölbaşı’nda, tehlikeli bir tartışma ve kamplaşmaya sürüklemek maksadıyla el ovuşturan, fırsat kollayan gizli amaçlarına hizmet eden karanlık çevreler benim üzerimden tahrik ve kaos oluşturmaya çalışmaktadır.
Bunu bu yazılarıyla da iyice gördük!
Birliğimizi, Dirliğimizi bu fitneler yüzünden asla bozmayacağız, bunlara da fırsat verecek yazılardan kaçınacağız.
Türk Kültürüne hizmet eden, Türk Değerlerine hizmet eden insanları itibarsızlaştırmak için elinden geleni yaparak kendi emellerine ulaşmayı amaçlamaktadırlar ancak bizler buna fırsat vermeyeceğiz.
Bizler her ortamda Türk Milletinin ne kadar değeri var ise onları anlatmaya devam edip, birliğimizi, dirliğimizi korumanın yoluna bakacağız.
"Benim düşmanım da mert olabilmeli, sinsi değil" zira benim haberim olmadan yazılanları, gıyabımda yazdıklarınızı arkadaşlardan öğreniyorum. Ortalığı boş bulup yazarken, bana da haber verin ki cevap hakkımı kullanayım.
Günümüzde başka bir güruhda türedi. Türkçülük yapanlara ırkçı diyen zihniyet, hatta bazı din tacirleri bir gün olsunda çıkıp desinler ki "Etnik Irkçılık yapanlar kahrolsun, bu Milletin birliğini, dirliğini bozuyorlar, Yazıklar olsun, Nankörler..."desin. Bunu demiyorlar ancak Türkçülük yapmak ırkçılıktır, günahtır deyip dine atıfta bulunuyorlar. Çünkü Dinsel Bölücüler ile Etnik ırkçıların ortak hedefinde Atatürk Var, Türkiye Cumhuriyeti Var, sonucunda Türk Milleti ve Devleti var.
İlçemiz kamuoyunda da yazdıklarıyla algı operasyonu yapmaya çalışan bu odağın! bazı meraklarını giderici cevaplar vereceğim.
1- Benim soyumu, sopumu merak ediyor ya, onlara diyorum ki, benim soyum Atatürk’ün soyudur. Her zaman “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü gururla söyleyen bir insanım,
2- Soyağacım, 1000 yıldan beri bu Anadolu topraklarında olduğumuzu ve Türk Milleti'nin bir ferdi olduğumuzu söylüyor.
3- Savunduğunuz Çerkez Ethem gibi hainler ! Yunanlılarla birlikte Sakarya muharebesinde Türk Askerine saldırırken, Türk Milleti'nin tarafı olan atalarım, bu topraklarda şehit oldu, gazi oldu ve bu topraklardan sadece düşmanı kovmakla kalmadı, işbirlikçilerinin de Yunanlılara nasıl sığındığını gördü.
4- Her zaman gururla söylediğim Atatürk Milliyetçisiyim, Turancıyım, Türkçeciyim…Ancak hiçbir zaman ırkçı değilim. Kültür Milliyetçisiyim.Hem de kendimi bildim bileli!
Sizlere “Çakalların hükmü kurt ayağa kalkana kadardır” demeyeceğim çünkü, Kurt 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ayaktadır, dinsel bölücülerin ve işbirliği yapan etnik ırkçıların inlerine girmeye devam ediyor.
Ve Hüseyin Nihal Atsız’ın dediği gibi ben de diyorum ki, “Bin cihana değişmem, şu öksüz Türklüğümü!"
Saygılarımla
Bayram Türkmez
06 Ocak 2021
(arşiv yazısı)