“Bu memleket düzelir mi?” diye soranlara da söyleyecek sözümüz var.
Kırılabiliriz, üzülebiliriz, zayıflayıp yorulabiliriz ancak küsmek yok. Her düştüğümüzde yeniden kalkmasını bileceğiz, taki cehaleti, bilgisizliği ve bölücülüğü yenene kadar. Sevgiyle, Hoşgörüyle, aklın ve bilimin yoluyla…yeneceğiz. Varlığımızın

Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077“Bu memleket düzelir mi?” diye soranlara da söyleyecek sözümüz var.
Tabi ki düzelecek, sıkıntılar gidecek, gelişecek, kalkınacak… yeter ki, düzelmesi için birazcık olsun çaba göster.
Gücüm, Param…yok! deme sakın.
Para – Pul istemeyen konular var, hem de çok önemli konular. Bunların en başında gelen TÜRKÇE’miz olup, Türkçe’yi korumakla başlayabilirsin.
Milli ve Yerli duruşun tohumu olan Türkçe’nin tarihten gelen yazılı kaynaklarda yerini almış, bu milletin genlerine kadar kodlanmış olan kelimeleri koruyarak, yanlış yazanları, eksik yazanları uyararak başlayabilirsin.
Köklü tarihini bölenleri, parçalayanları uyarmakta önemli bir çalışmadır. Türk Tarihi ve Kültürü binlerce yıldan beri süzülerek bugünlere gelmiş. Bu köklü tarih ve kültürün her döneminin sahiplenilmesi gerektiğini yaşayarak, anlatarak önemli bir katkı sunmuş olursun.
Bu sosyal medyalar sadece egolarımızın, keyfe keder yaşantımızın paylaşıldığı alanlar mı? Ya da gittiğin, gezdiğin, gördüğün yerleri anlattığın bir yer mi? Aklınla, İnancınla oluşan düşüncelerini de sergilendiğin yer değil mi! Türk Tarihi ve Kültürü’nü bölenlere, ayrıştıranlara, kutuplaştıranlara…arasıra da birşeyler söyle.
CİMER diye, devletin en üst yönetimine ulaşıp, en alt birimlerine kadar seni ulaştıracak bir dijital yapı var. Bunu sık sık kullan, şikayetlerini yaz, beğenmediklerini söyle, eksik bilgi mi var onu talep et. Ama hemen dert yanma, birşeyler yap!
100 yıl önce-50 yıl önce İslam inancınla şu andaki Müslümanlık arasında bir fark mı görüyorsun? Sen de benim gibi görüyorsun ancak sessiz kalıyorsan sende hata yapıyorsun! Nasıl devşirilmiş, nasıl bu hale getirilmiş, nasıl cemaatlerle kırk parçaya bölünmüş? Sadece din anlayışı değil de, komşuluk ilişkileri, dostluk ilişkileride mi değiş ti! niye değişmiş bir düşün ve mutlaka söyleyecek sözlerin vardır. Kuşaklar arası kültür çatışmaları özellikle mi oluşturuldu? Şimdi, bu gençliğe geçmişi nasıl anlatacağım, anlatsam bile masal gibi gelecek! boşuna kendimi yormayayım mı! diyorsun. Bu da seni umutsuzluğa düşürmesin, her insan özünde bir değil mi!
İşin en zor tarafı yine Kültür Çalışmaları, asli görevi olan yöneticilere düşüyor. Bakanlıktan tutunda, Belediye yöneticilerine kadar. Hatta, Belediye yöneticileri daha etkilidir. Bir de Diyanet İşleri Başkanlığı var. Ögretmenler, Cami İmamları kadar konforlu değil. Zira, Cami imamları lojmanı olmayan camiye görev yapmaya gitmiyor. Ama, öğretmen isterse dağ başında olsun orada okul varsa gitmek zorunda. Ben de bunu Milas için geçen ay CİMER’e yazdığım bir konu ile öğrendim.
Ama, dert etmiyor, gereğini istiyorum. Diyanet İşlerinin bu uygulamasından vazgeçmesi gerektiğini yazıyorum. Ben üzerime düşeni bir vatandaş olarak fazlasıyla da yapıyorum.
Tek başıma da olsa yapıyorum. Enerjimi bu alanda harcıyorum. Enerjim tükenmeye başladığı zaman yeni enerji kaynakları bulup, yeniden devam ediyorum. Bu yüzden duygularımı bir yere kadar taşıyabiliyorum. Bu sorumlulukta bazen bana fazla geliyor!
Ben, bu kadar kısıtlı şartlarda fazlasını yapabiliyorsam, şartları uygun ve geniş olanlar daha etkili, daha kapsamlı ve daha güzel çalışmalar yapabilir.
Sadece, düşünce merkezine Türk Milletinin Birliğini, Dirliğini ve Bütünlüğünü koyacak. Türk Tarih ve Kültürünü benimseyip köklerinden koparmadan günümüze taşıyıp, geleceğe aktaracak.
Kültür Bakanlığı ve Belediye Kültür Hizmetleri görevlileri bu konu da eksik kalınca, maalesef bu iş duyarlı vatandaşlara kalıyor… Duyarlı vatandaşlar en azından bu kurumlara bu alanlarda çalışmalar yapması gerektiğini yazıp, anlatabilirse, yönlendirmesiyle büyük bir katkı sağlamış olur.
Ne İslamın uygulanmasını Kuran-ı Kerim ayetlerine göre yapmayıp yozlaştıran Müslümanlara kızıp dinimize küseceğiz, ne de yanlış uygulamalarıyla birliğimizi, dirliğimizi sağlayamayan, gelişmemizi katkı sunamayan siyasilerimize kızıp, devletimize küseceğiz.
Kırılabiliriz, üzülebiliriz, zayıflayıp yorulabiliriz ancak küsmek yok. Her düştüğümüzde yeniden kalkmasını bileceğiz, taki cehaleti, bilgisizliği ve bölücülüğü yenene kadar.
Sevgiyle, Hoşgörüyle, aklın ve bilimin yoluyla…yeneceğiz.
Türk Milleti olarak varlığımız ve bağımsızlığımız için başka kurtuluş yolu yok.
Saygılarımla
Bayram Türkmez
30 Eylül 2025