Milliyetini, Dinin önüne geçirme! diyenlerin tehdidini aldım!
Türkiye’deki Kafkas kökenli vatandaşlarla ilgili konular ilgimi çekince, bir gazeteci olarakta Kafkas Dernek vb. oluşumların faaliyetlerini vd.konuları araştırma merakım doğdu. İnternet ortamından bazı sayfalar ve bazı linkler de bularak bunların çıkt
Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077Sanırım 20 yılı geçmiştir…
Türkiye’deki Kafkas kökenli vatandaşlarla ilgili konular ilgimi çekince, bir gazeteci olarakta Kafkas Dernek vb. oluşumların faaliyetlerini vd.konuları araştırma merakım doğdu. İnternet ortamından bazı sayfalar ve bazı linkler de bularak bunların çıktılarını almak için Gölbaşı’nda bir kırtasiye ye gittim.
Belki 50 sayfa kadar vardı. Bu kadar sayfa olunca Kırtasiyecinin de ilgisini çekti ve hep Kafkaslardan, ülkemize 1940 yılından sonra göçen bu toplulukla ilgili konu olunca “Ben de Kafkas kökenliyim, köklerimi araştırmak için taa oralara kadar gittim ancak biraz buldum ancak sonrasında bişey bulamadım.”dedi.
Ben, kendisini dini bütün, herhangi cemaat mensubu olarak biliyordum ancak söyleyince birde bu yönünü öğrendim…
Ve kendi kendi içimden söylendim. “Demek ki, insanlar nerede olursa olsun, köklerini arıyor” ama kültüründe dinsel ögeler öne çıkaran, bir cemaate mensup olan bu kişi, nasıl böyle etnik milliyetçilik, hatta köklerini aramak için geziler yapıyor, etnik ırkçılık boyutunda düşünüyor ve bulmak için birçok para harcayıp, ziyaretler yapıyorsa cemaatçilik ile etnikçilik ikisi bir arada nasıl oluyor?" dedim
Demek ki, insanların içinde böyle bir arayış oluyor.
Benim, dedelerim, ebelerim ve onların dedeleri... vs. Çorum, Tokat ve Yozgat bölgelerinde yüzyılarlarca yaşamış. Ben de kendi köklerimi aramak için belki 70-80 yıldan beri dedelerimin, ebelerimin koptuğu ve bir daha hiç gitmediği, babamın anasının köyü olan Çorum/Çıkrık Köyü’ne giderek akrabalarımı bulmuştum. . Akrabadan en yakın olandan birisi misafirperverliğini gösterdi ancak biraz soğuk durmuştu. Bir başka/uzaktan akraba olduğunu öğrendiğimiz aile ile tanışmıştık ve hayli ilgilendi Tabi, sordum, “Hüseyin abiğil sizden daha yakın akraba ancak biraz soğuk durdular gibi geldi bana, neden acaba? diye…Onlarda, “heralde, mal istemeye, miras filan sormaya geldiğini düşünmüş olabilirler.” gibisinden bir cevap vermişti.
Oysa, bizim aklımızda da böyle bir şey yoktu. Neyise, sonucunda köklerimizden kalanlarla tanıştık görüştük ancak bugünkü akrabalık bağı gibi bir bağ kuramadık. İnsanların, değişik ortamlarda yetişmeleriyle, şartları farklı kültürleri de beraberinde getiriyordu, çocuklar, torunlar günümüzde zaten akraba nedir pek bilmiyor ve çok gidip gelemeyince de onlarla da koptuk…
Netice de, kırtasiyeci, aynı zamanda cemaatçi tanıdığa da, demek ki, her insan cemaatçi de olsa, herşeyi Müslümanlık üzerine kursa da köklerini merak edip, araştırıyor ve yaşamaya, yaşatmaya çalışıyor.
Ancak, geçen hafta bir olay yaşadım.
Gölbaşı’nda bir cami de görevli diyanet personelinden E.K.. isimli birisi benim Anıtkabir üzerine paylaştığım ve özetle “Her tarafı gezerler ancak Arap Seviciler bir Anıtkabire gitmezler…” diye bir paylaşım yapmıştım. Bundan birisi rahatsız olmuş. Bana, msn den yazdı. “Ya gazetenin ismini değiştir, ya da böyle konulara girme, Milliyetini de, müslümanlığın önüne geçirme, biz arap sevici değiliz…”diyerek “seni uyarıyorum belanı bulursun.”dedi. Biraz da karşılıklı yazıştık, tartıştık ve en sonunda bana “iyi birine benziyorsun ama…”deyip yazışmayı kapattık. Şimdi, bundan şikayetçi olmadım, olmayı da düşünmüyorum ancak her ihtimale karşı kayıtlarıma da aldım. O gün beni telefonla arayıp yerimi öğrenmek isteyen tanıdıklarla, sosyal medyadan yazan, takip eden vs. kim varsa o günkü hareketlerin hepsini de kayıtlarıma aldım. Bir de bir cemaatin mensubu olduğu belli ve bunu da inkar etmiyor zaten beni tehdit eden görevli…Ve “Biz” diye konuşuyor.
Belli ki, hayli cesaretli, korkusuz, cengaver…arkası güçlü…
Ben duramadım buna dedim ki, “Türk Devletinde, Türk Milletinin sırtından geçinen, devletten beslenipte Türklüğün önünde duranlara hakkımı helal etmiyorum, hakkım zehir zıkkım olsun…” diye de ifade kullandım. Biraz alındı, ancak ne demek istediğimi de anladı. Hatta, senin soykütüğünü görmek isterim, kesin Türk değilsindir! diye de tepki verdim. “Ben Türküm”dedi ya halen şüphelerim var!
Ancak, bana “Milliyetini, dinin önüne geçirme, yoksa kötü olur.” diyerek tehdit edişini bir türlü anlamadım. Bu görevli geçen yılda böyle yine zıplamıştı. Sosyal medya sayfasına baktım, benimle ortak 160 arkadaşı var. Bunlar, Gölbaşı’nda ve siyasi/muhafazakar kişiler...
Ve işin ilginç tarafı da, 20 yıl önce etnik milliyetçik yaparak köklerini aramaya giden Kafkasya Kökenli kırtasiyeci ile de iyi bir dost ve arkadaş olduklarını gördüm.
Hele bir de sahte isimle facebookta sosyal medyası olan birisi de beni takibe başladı. Bunun sayfasını da inceledim. Hep cemaat paylaşımları, hatta sayfalarında Atatürk’e karşı söylenen açık/bazı örtülü sözlerinde paylaşıldığını gördüm.
O günlerde yine Diyanet Personeli olan İmam Halil Konakçı, Hatay ile ilgili söylediği bir sözden dolayı tepkilerin odağındaydı ve gazetemizde de hem kendi tepkimizi, hem de vatandaşların tepkilerini de yazmıştık. Anladığım kadarıyla beni tehdit eden cemaatçi diyanet görevlisi bunun içinde kızıyordu. Son paylaşımım artık sabırını tüketmiş ve beni tehdit etme noktasına getirmiş ki, onu yaptı.
Neyise,. Ben, olayın kişisel tarafına bakmıyorum, sadece "Milliyetini, Dinin önüne geçirme" zihniyeti/oluşumu ile ilk defa karşılaştığım için merak ettim.
Demek ki, sadece etnik ırkçılar değil, muhafazakar kimlikli, cemaatlerde Türk Milliyetçiliğine de, Atatürk'e de, Anıtkabire de... karşı, dolayısıyla Anayasa'nın ilk 4 maddesine de, Ulus Devlete de ve daha çok şeye karşı!
“Milliyetini, dinin önüne geçirme…” diyerek tehdit eden, örgütlü bir oluşumun neler yapabileceğini düşünmeye gerek yok. Günümüzde bazı bakan ve milletvekilleri de, siyaset uğruna bazı cemaat liderlerinin cenazelerine katıldığını basından takip ediyoruz malesef ve bunlarla da moral değerlerini yükselttikleri ortada!
Tabi, ben bunları düşünürken aklıma Ülkü Ocakları Eski Başkanı, suikasta kurban giden Rahmetli Sinan Ateş geldi. Zira, Sinan Ateş, Milliyetini, dinin önüne geçiriyormuydu? Atatürk ile Cemaatcileri barıştıracak bir kültürü yansıtıyormuydu?. ve bu arap kültürünü islam diye sunan cemaatleri olumsuz etkiliyormuydu?
Bu konuları da düşündüm ve baktım işin içinden çıkamadım ve beni aşıyor ve olduğu gibi bırakıp aklımdan konuyu çıkardım. ancak, her ihtimale karşı, konunun bilinmesi ve kayıtlara düşmesi içinde bu konu da 1-2 yazı yazdım.
Ben, Türk Milleti’nin ezeli ve ebedi düşmanları olan Etnik Irkçılar ve Dinsel Bölücülerin varlığını kişisel polemiklere girmeden yazarak anlatmaya devam edeceğim.
Saygılarımla
Bayram Türkmez
01 Eylül 2023