TOPLUMSAL SORUNLARI DÜŞÜNMEZSEN HUZURLU VE MUTLUSUN!
Türk Kültüründe, güzel Türkçemizde o kadar anlamlı, derin ve özlü sözler var ki, sırf bu atasözlerini koruyabilsek köklerimizin sağlamlığını da/derinliğini de göstermiş/görmüş olacağız...Ancak, yeni nesile bu kültürü taşıyamayan yetişkinler ve bunlara yo

Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077TOPLUMSAL SORUNLARI DÜŞÜNMEZSEN HUZURLU VE MUTLUSUN!
Türk Kültüründe, güzel Türkçemizde o kadar anlamlı, derin ve özlü sözler var ki, sırf bu atasözlerini koruyabilsek köklerimizin sağlamlığını da/derinliğini de göstermiş/görmüş olacağız...
Ancak, yeni nesile bu kültürü taşıyamayan yetişkinler ve bunlara yol açmayıp, yön veremeyen, kültür erozyonu yaşayan, yabancı aşığı! siyasetçilerin/eğitim/kültür...sorumlularının bu konu da vebali çok büyüktür.
Ve seçmenin ya da partililerin yaptığı en büyük hata/yanlışlardan birisi de siyasetçileri değiştirmek için ugraşmaları olup, seçim yasası/kanunu denilen beslendikleri alanı değiştirmeyi hiç gündemlerine almıyor.
Siyasetçilerin biri gelir biri gider, aslında değişen bişey de olmaz. Sen seçim yasasını değiştireceksin, seçileceklere dönemsel kriterlerin yanında sosyal, mesleki kriterler ve yaptırımlar getirilmesi için yasaların değişmesini sağlayacaksın ki o zaman etkili, katılımcı ve rekabet ortamı gelişmiş bir siyaset birikimi ortaya çıkar.
Neyise, yazacağım konu bu değildi ancak, çoğu şey siyasetin ürünü olduğu için dokunmadan geçemedim.
Aslında herşey güzel, hatta bizim emekli Cumhuriyet Savcısı var, ilçemize yerleşen, uzun zamandır dostluğumuz olan ve ilçemizin kazanımı dediğim Selahattin Çataklı'ya "hayat nasıl gidiyor" diye sorduğumuzda "herşey çok güzel, dört dörtlük..."diye sözü eksik olmaz.
"Ya arkadaş, ben niye senin kadar rahat olamıyorum." derdim ve bana kendine göre mantıklı,akılcı söylemlerde bulunuyor!
"Özellikle konut sitesi yönetimlerindeki sorunlar için karışmazsan mutlu olursun, huzurun yerinde olur..." gibilerden sözler söyler, ben de "biraz daha evrilmeye ihtiyacım var" diyordum.
Şimdi, gazetecisin, her gittiğin yerde sen karış karışma emekliyim desemde! sana bir misyon yüklüyorlar. Herkesin bir derdi var, siyaset çözüm bulamamış, adalet tecelli ettirilememiş...Belediyeler sosyal ve kültürel hizmetlerde yetersiz kalmış! Burada bir sorun var.
Diğer taraftan memleket meselelerini gündemine almazsan onun sonu da mutluluk, huzurdur.
Mesela, Türkçe'nin yozlaşması/yok edilmesi karşısında sessiz kal, Türk Tarihi ve Kültürü'nün kuşaktan kuşağa taşınması konusunu umursama, Siyasetin getirdiği olumsuzlukları hiç gündemine alma, Ülkenin ulusal ve uluslararası değerlerini ve politikalarını hiç düşünme, insanlar zar zor geçiniyormuş, dertleri var mış! bunlara mesafeli durursan, Yok dinsel bölücüler, yok etnik ırkçılar bu memlekete hep zarar veriyor! diye düşünmezsen, gazetemizde şu haberi yaptım, şunu yapamadım, şu şöyle yazmış, bu böyle demiş... diye düşünmezsen... senden huzurlusu yok. Aksi, takdirde huzurun kaçıyor, doğal olarak mutlu da olamıyorsun... Zaten, bu konularda hiç bir kurumdan/belediye den destek almıyoruz. Tamamen kendi çabalarımızla yapabildiğimizi gönüllü yapıyoruz.
Ve var olan enerjin de bu yolda tamamen yok oluyor.
İşte sıkıntı burada başlıyor. Harcayacağımız pozitif enerjimiz bittiği zaman yukarıdaki yazdığımız konuların hiçbirine ne faydamız oluyor, ne de etkimiz. Bırakın o konular, kendimize ve çevremize bile faydamız olmuyor.
Onun için öncelikle kendi enerji sorunumuzu çözmemiz gerekiyor. Pozitif enerji kaynaklarımızı çogaltmamız gerekiyor ve bunu yansıtarak güzel düşüncelerin akışına bırakmak en doğru olanıdır.
İşte bunu yapabilmek için her yaz mevsiminde kendimi orman kampı dediğim Ege'nin bir köyüne atıyorum. Ve buraya gelince ne kadar yorulduğumu hissediyorum.
Hele ki enerjimizi boşu boşuna tükettiğimiz bir ortamda nasıl bir faydamız olur ki! Onun için enerji depolama alanım olan ortamlara giriyorum. Kamusal hiçbir şey düşünmezsen, biraz da kendini yaşarsan gayet huzurlu ve mutlu bir yaşam ayağına kadar geliyor.
Bu enerji kavramını hafife almamak lazım.
Bunu bizim Anadolu insanı çözmüş ve adına "nazar" diyerek bilimsel bir veri sunamamıştır ancak şimdiki bilim buna "Enerji" diyor.
Sadece, insanın değil, doğada ki, hatta evrendeki tüm canlıların/herşeyin arasında bir enerji bağı var ve enerjiyi ancak sevgimizle hissedebilir, hoşgörümüzle yaşatabilir, saygımızla koruyabiliriz.
Bu durumu bilimin yanında aslında dini kaynaklarda açıklıyor. Yeter ki Türkçe Oku, Türkçe Düşün, Türkçe Yaz...
Onun için de "Din den çıktım bilime vardım, Bilimden çıktım dine vardım" sözü önemlidir. Bakın tüm yerli ve yabancı bilim insanlarına temelinde/kültüründe hep din unsurlarından beslendikleri görülüyor.
Saygılarımla
Bayram Türkmez
26 Haziran 2023