Tarihin, Kültürün kaybolmuşsa, silahla işgale ihtiyaç yoktur!

Türk Milleti’nin köklü bir tarihi ve kültürü var ancak  Bu köklü tarih ve kültürü zaman içerisinde yok olacağı endişesini de taşıyoruz. 

    Özellikle sosyal medya da bu tarih ve kültürün yansıması olan “Güzel Sözler”, “Özlü Sözler”,  “Deyişler”,  “ünlü sözleri/atasözleri”, vd. iz bırakıcı, eğitici, öğretici – aklına, ruhuna da hitap eden, geçmişten gelip geleceğe ışık tutan bu türlü cümlelerin paylaşımında hep yabancı tarih ve kültürden gelen insanların sözleri var. 

    İçimizde öyle çok yabancı hayranları var ki, bunların Türk Tarih ve Kültürünün geçmişiyle, geleceğiyle ilgisi olmuyor. Nedeni, konusunda nereye çekerseniz çekin!

 Dolayısıyla da Türk Tarihi ve Kültürünün  bir birikimi olmadığı, bir kökü olmadığı ya da aklıa-bilime hitap etmediği yönünde  algının yanısıra, milletçe de bu alanda bir özgüvensizlik ortamına sokuluyoruz.

Sosyal Medya da paylaşılan bu sözlerin yüzde 90’ı Yabancı tarih ve kültürden gelenlerin kimlikleriyle donatılıyor. Yani, Türk kimliği olmayan insanların güzel/doğru/bilimsel…söylemleri her tarafta var iken köklü Türk Tarihi ve Kültürü içerisinde güzel sözler/bilimsel söylemler/felsefi görüşler/sosyolojik bildirimler…vs vs gibi hiç söz söyleyen yok mu? Allah’tan ki, bir Mevlana’mız, Hacı Bektaş-ı Veli’miz, Atatürk’ümüz, Yunus Emre’miz… gibi sosyal medya da paylaşımı yapılan  önderlerimiz var. Bunlarla ilgili paylaşım yapanların çoğu da kişisel gayretleriyle çaba gösterenlerdir.  Hatta, Türk tarihi ve kültürü içinden çıkan güzel sözler/özlü sözler/atasözleri bile zaman zaman sanki yabancı tarihçiler/felsefeciler/kültürünün içinden çıkmış gibi herhangi bir yabancı isim adına yazılarak paylaşılmaktadır. 

    Bunlar engellenebilmelidir. Aksi, takdirde bir kültür emparyalizmiyle karşı karşıya kalıp, yozlaşmanın önüne geçmek mümkün olmayacaktır.

    Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu bu konularda ortak projeler oluşturmalıdır.

   1- Türk Tarih Kurumu  gerek Türki Cumhuriyetleri’deki varlıklarıyla, gerek tarih sayfalarında Türklerin varlıklarıyla Milletimizin  aklına, ruhuna uygun, bilime yatkın, yaşama dair ne kadar özlü söz/ata sözleri/güzel sözler var ise bunları bir afiş şeklinde, Türkçe ye uygun olarak sosyal medya da paylaşım gurupları oluşturmalıdır. 

2- Türklerin aldıkları isimlerin kökleri ile ilgili yapılan programlarda, bu isimlerin köklerinin (Türkçeleşmesinden dolayı) Türkçe olduğu yönünde  dijital çalışmalar yapmalıdır.

3- Milli Eğitim  Bakanlığı ile de ortak projeler üretebilmelidir yeni oluşan eğitim sisteminde Türkçe kelimelerin kullanılmasını sağlamalıdır. Son duyumlara göre “Adabı muaşeret” dersi konulacakmış. Adabı Muaşeret’in Türkçesi yokmudur?

4-Türk Dil Kurumu genel ve yerel medya mensupları, matbaacılar/baskı üreticileri,  yayın evleri VD. görsel. Yazılı ve baskı tekniği ile dilimizi yaygınlaştıran kurum, kuruluş ve kişilerle ilgili  proje üretmeli ve bu insanlara Türkçe’nin doğru kullanılması yönünde (anayasadan aldığı yetki ile) gerekiyorsa yaptırım uygulamalıdır.

5- Türk Tarih ve Kültüründe çok önemli yeri olan Kağan'lık ve tarihten gelen ismiyle Kağan yerine "kaan" kullananları uyarmalı ve kökten gelen bozulmadan geleceğe sunulması sağlanmalıdır. Gerekiyorsa bu konularda İletişim Başkanlığı ile de ortak projeler yaparak devlet ve hükümet  kademelerinde de Türkçe'ye özen gösterilmesi sağlanmalıdır.

    Türkçemiz, tarihimiz ve kültürümüzde aynı zamanda bir Milli Güvenlik Sorunu olabilmelidir. Köklerini kaybetmiş bir Milletin silahla işgal edilmesine gerek yoktur. Tarihini, kültürünü kaybederek zaten işgal edilmiştir. Buna Kültür Emperyalizminin etkileri diyorlar ve bu kültür emperyalizmine karşı mücadele yöntemleri de gözden geçirilmelidir.

Saygılarımla

Bayram Türkmez

12 Aralık 2023