Sanal Alem, Türk Milletini Doğal Yaşamdan Koparıyor!

COVİD19 SALGINI İLE ETKİLENDİK, SUSUZ TARIM, TOPRAKSIZ TARIM, İKLİM KANUNU, YAPAY ET, MADEN YASASI DERKEN...TÜRK MİLLETİ OLARAK DOĞAL YAŞAMDAN KOPUYORUZ!

Yaşam Yayın: 25 Haziran 2025 - Çarşamba - Güncelleme: 25.06.2025 13:47:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
Google News

COVİD19 SALGINI İLE ETKİLENDİK, SUSUZ TARIM, TOPRAKSIZ TARIM, İKLİM KANUNU, YAPAY ET, MADEN YASASI DERKEN...TÜRK MİLLETİ OLARAK DOĞAL YAŞAMDAN KOPUYORUZ!

Atalarımız, yüzyıllarca taşlara ruh vermek için maneviyatını güçlendirmenin yoluna gitmiş sonunda ortaya “sihirli taşlar” çıkmış! Bu tür iletişim ağına da  "Kozmik İletişim Ağı" demişler! Bu tanrının teknolojisidir. (böyle bir terim var mı bilmiyorum tamamlayıcı olsun diye  yazdım-ancak Mitoloji de BENGİSU ile birlikte Destanlarımız ve Yazıtlarımız var.)

 Bugün en yaygın olarak bildiklerimiz  arasında, Akik,kuvars, Güneş Taşı, Kalsit, Kantaşı, kehribar, kaplan gözü, Malakit, Mercan, Necef, Oltu, Opal, Pirit, Sedef, Safir, Sitrin, Topaz, Turkuaz, Yeşim, Yakut, Zebercet, Zümrüt, Akuamarin,  Amazonit,  Ametist Bronzit gibi onlarca ETKİLEYİCİ taş var!

  Atalarımız bu taşlara ruh verdiği için mi böyle “etkileyici/özellikli” olmuş tam bilemiyorum ancak her taşın insan üzerinde bir etkisi olduğu artık kamusallaşmış, birer değerli maden haline gelmiştir.

 Hepsi de toprakla, doğa yani tabiatla bağlantılı konular arasında yer almıştır.

   Bugün yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışan güçler dijital devrimle birlikte- gerçek alemin dışındaki-sanal alemde  beğeni sembollerine bir ruh vermede etkili oluyor!

     Bunda da oldukça başarılı olunmuş durumda olup, bir kalp işareti karşısındaki mutlu edebiliyor ya da üzüntülü hali mutsuz edebiliyor, gülen hali tebessüm ettirebiliyor…

    Ya da onlarca değişik anlamı olan sembollerle iletişim kurabiliyoruz. Bu durum gelecekte düşünceye, yazıya, tarihe, kültüre olumlu/olumsuz nasıl etki yapacak? bilmiyorum ve bu konu da da henüz bir araştırma okumadım.

   Ancak, çok etkileyici olan sanal alem sembolleri duygu ve düşüncelerimizi yönlendirme de etkilidir. Kimisi bu semboller için İKON dese de TDK’ya göre “bilgisayarda bir dosyayı, dizini veya uygulamayı simgeleyen resim, görüntü. İkon (din), Hristiyan Ortodoks mezhebinde dinî içerikli resimler. “ olarak açıklanıyor.

 Sosyal medya vd. dijital ortamlarda bu tür iletişime çok  rastlıyoruz. Artık bunu yaşam biçimi haline getirmeye başladık desem yeridir. En başta insanların birbirine  sözle – yazıyla değil de  sembollerle mesajlar vermesi duygu ve düşüncelerimizi etkiliyor. Bir kalp bırakıyorsun, karşıdaki insan mutlu oluyor, sevildiğini hissediyor. Bir kızgınlık simgesi  bırakıyorsun öfkeni görüyor, bir üzüntü simgesi bırakıyorsun, karşındaki de üzgün olduğunu, gülen sembollü simgesi ile de mutlu olduğunu hissediyor ve ona göre duygusal-düşünsel yol alıyor.

   Türklerin köklü tarih ve kültürden gelen birikimlerin çoğunun enerji kaynağı TOPRAK yani DOĞA/TABİAT olup,  sanal ortam bu enerjiyi adeta yok ediyor. Tarihimize baktığımızda hep doğadan beslenmişiz, doğayı keşfederek, doğayla ortak yaşam kurarak bugünlere gelmişiz. Ruhumuzu doğal ortamdan  besleyip, yine tabiatın enerjisiyle yaşamlarımıza yön vermişiz.

Ancak dijital devrimden sonra dünyayı yöneten güçler, tabiatla bağımızı koparmak için büyük çaba sarfediyor gibi…Hele ki, sosyal yaşamımız derinden etkilenmiştir.

   COVİD19 denilen Salgın sürecinde evlere hapis olduk, doğadan tamamen koptuk ve dijital devrimin bir parçası olmak için sanal ortamlarla birlikte evlerde zaman geçirdik. Bu duruma biraz alıştık!  Bir de aşı meselesi vardı, bunun cevabı bizlerde yok. Bunların yanısıra son yıllarda ortaya çıkan susuz tarım, topraksız tarım projelerininde ülkemizde de uygulanmaya başlaması ile doğadan kopuşumuzun bir işaretidir. Sadece bunlar değil aynı zamanda Ülkemizde de yapay et üretimi başlamıştır. https://www.youtube.com/watch?v=6k-rx5Obcg8 

    2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşması amacıyla son yıllarda gündeme gelen İKLİM YASASI  TBMM de olup, bu konu da ülkemize ekonomik destekte verileceği belirtiliyor. Bunu büyük ihtimalle para için yapacağız!

    Bunun amaçlarından birisi de  “doğal kaynakları korumak” gibi bir cümle yer alsa da, bu uçakların havadan yaptıkları kimsayal ilaçlama doğanında, doğallığında, tabiatında dengesini bozmayacak mı? Dünya da, tabiatı en az kirleten ülkeler arasında yer alan Türkiye, diğer kirleten ülkelerin pisliğine ortak olmayacak mı? Bu konunun iyice araştırılmadan, bilimsel veriler ortaya konulmadan, kamuoyunda tartışılmadan kanun çıkarılmasını doğru bulmuyorum.

    Bir de bunun üzerine ormanları ve diğer yeşil alanları yok eden maden yasasıyla birlikte doğal zenginliklerimizi kendi elimizle yok etmeyelim.

     Ormandan daha güçlü bir maden mi var? Zeytinden daha verimli bir yemiş mi var?

     Tabiatı korumalıyız, Tarımı korumalıyız, Su kaynaklarımızı korumalıyız. Doğayı, doğal yaşamı korumalıyız ki Türk Milleti olarak öz enerji kaynaklarımız tükenmesin. Dolayısıyla Türk Milletinin köklü-güçlü ve etkili doğal yaşam kaynaklarını korumalıyız.

Saygılarımla

Bayram Türkmez

25 Haziran 2025

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.