ÖNCE KELİMELERİ YOK EDİYORLAR, SONRA TARİH VE KÜLTÜRÜNÜ!

SADECE AVUCUMUZUN İÇİNDEN KAÇAN DEĞİL, HAFIZAMIZDAN, BİLİNCİMİZDEN, DUYGUMUZDAN DA GİDEN GÜZEL TÜRKÇEMİZ!

Önceden ANA denilirdi. Sonra zamanla ANNE yoğunlaştı ve ANA söylemi kırsal kesimlerde biraz kaldı onu da artık genç kuşak kullanmıyor.

EBE, NENE diye hitap edilirdi yaşlı kadınlara artık onlarda yok denecek kadar azaldı.

ANA yerini ANNE aldı, şu anda yoğunluk bu yönde olup, EBE, NENE yerine de BÜYÜKANNE sözü kullanılır oldu.

Son zamanlarda artık ANNEnin yerini de EBEVEYN almaya başladı. Bu türkçe bile olmayan EBEVEYN kelimesini Milli Eğitimden maaş alan eğitimciler başta olmak üzere birçok kişi kullanıyor.

Bazı kurumların basın büroları da ANNE-BABA diye yazamayınca EBEVEYN kelimesini kullanıyor.

Ayrıca, KUZEN nedir bilen varmıydı? Yeni nesil, Dayıoğlu/kızı, Halaoğlu, Teyzeoğlu, Emmioğlu/kızı vb gibi birçok türkçe kelimeyi ortadan kaldırarak yabancı kökenden gelen Kuzen'i söylemekte, kaç türkçe kelimeyi ortadan kaldırıyor!

Yani, Türkçeyi yok sayıyor, yabancı kelimelerin boyunduruğuna alıyor. Yani, Türkçemizi kuşattırıyor.

Daha açıkçası türkçemiz unutturuluyor. Tabi, sadece unutturulan Türkçemiz değil, köklü kültürümüzde yok ediliyor.

Bir insanın ölümü, aynı zamanda, bir eseri yoksa kendine ait düşüncesinin ölümü ve topluma yansımasının ölümüdür. Ancak, bir harfin ve kelimenin yok oluşu, köklü kültürün yok oluşudur, hele de bu durum köklü tarihten gelen bir harf ve kelime ise bir milletin yok oluşuna giden yoldur.

Güzel türkçemiz, o kadar kolay ve zengin olmasına rağmen nedir bu yabancı hayranlığı demeyeceğim. Çünkü, bunu yapanların çoğu ne kadarda bilmeden yaparlarsa yapsınlar bilinçaltındaki düşüncelerinin açığa çıkmasından ibarettir. Yani, kozmik düşünceleridir.

Ülkemizde de korono virüs süreci yaşandı. O dönemler televizyonlara çıkanlar bas bas bağırdı aşı olun diye sonucunu bilmeden herkes ahkam kesti, insanları yönlendirdi. Aşı karşıtlarına karşı da yaptırım yapıldı. Şimdi, beklenmedik ölümlere baktığımızda herkesin ağzında olan cümle şu. "Bu aşılar yüzünden insanlarımız ya kalp krizi geçiriyor, ya pıhtı atmasıyla birlikte ölüyor"...

Ben, yine bu dönemde de güzel türkçemizin nasıl katledildiğini anlatayım. Zira, Koronovirüs dönemi bir SALGIN dönemi olmasına rağmen bu kelime yerine, Cumhurbaşkanı bile her konuşmasında adeta ögretir gibi sürekli SALGIN kelimesini kullanırken, başta sağlık bakanı ve televizyonlarda konuşanlar PANDEMİ kelimesini bu millete ögretti.

Oysa, sokaktan geçen her 1000 kişiden sadece 1 kişi pandeminin ne demek olduğunu bilebilirdi. Salgın nedir desen tamamı bilirdi. Çünkü, salgın dedesinden, ebesinden gelen kültürel bir deyimdi. Pandemi denilen kökü Yunancaya dayanan kelimeyi ögrettiler. Ne kadar sonradan görmeler var ise koro halinde pandemi demeye başladı. Bu yabancı kelime zamanla kamusallaştı. Köydeki oturanda, şehirdeki de Pandemi, Pandemi diyerek adeta ezber yaptı...

Köklü kültüründen gelen SALGIN kelimesini umursamadı. Yani, Türkçe olan köklü bir kelimeyi daha yok etmek için ellerinden geleni yaptılar.

Türkçemizin katledilmesinin yolunu açanlara çok örnek verebilirim. Her zaman söylediğim KAĞAN yerine KAAN yazanlar köklü tarihimizi kopardığının farkında değilmi? diye sormayacağım çünkü koparıyorlar. SEĞMENLER Mahallesi olduğu halde niye halen SEYMENLER Mahallesi diye yazarlar buna bile bir anlam veremem. "Gözlerinin içlerine sokuyoruz, bak böyle yazılacak bu mahalleninde adıdır." diye ancak bir şekilde türk tarih ve kültürüne zarar vermek bilinçaltında olunca toplumu da böyle test ediyorlar.

Türkçemizi, yabancı kelimelere kuşattırmayalım. Yabancı kelime hayranlığı yerine güzel türkçenin hayranı olun. Ana sütü gibi temizdir.

Dilinde evrimleşmesi söz konusudur. Değişmesi demiyorum, evrilmesinden bahsediyorum. Bazı yabancı kökenli kelimeler günümüzde kamusallaşmıştır yani evrile evrile gelerek artık türkçeleşmiştir onları da kabul edeceğiz.

Özellikle Milli Mücadele yıllarında kullanılan Anadolu Türkçesi çok önemlidir, bunları her zaman diliminde korumak zorundayız. Bugün o dili Azerbaycan Türkleri kullanmaktadır. Gardaşlarımız var olsun.

Saygılarımla

Bayram Türkmez

25 Ocak 2025