KURTARIRSA BİZİ EDEBİYAT/SANAT! KURTARACAK!
Her zaman savunduğum ve bunu yazılarımla sık sık paylaşarak anlattığım konu “Seçim Yasası Değişmelidir” düşüncem olup, bunu şimdi buradan uzun uzun yazmaya gerek duymuyorum. Okumak isteyene link

AKLIM ÇOK KARIŞIK, ALIP BAŞIMI GİDESİM VAR!
VAR OLSUN TÜRKÜLERİMİZ, ŞARKILARIMIZ, ŞİİRLERİMİZ...
KURTARIRSA BİZİ EDEBİYAT/SANAT KURTARACAK!
Her zaman savunduğum ve bunu yazılarımla sık sık paylaşarak anlattığım konu “Seçim Yasası Değişmelidir” düşüncem olup, bunu şimdi buradan uzun uzun yazmaya gerek duymuyorum. Okumak isteyene link https://www.facebook.com/search/top/?q=se%C3%A7im%20yasas%C4%B1%20de%C4%9Fi%C5%9Fmeli
Siyaset artık toplumun gerisinden geliyor, siyaset artık sanki meslek gurubu içine girmiş gibi belli kalıplarda yürütülüyor, siyasetin rekabet alanı dar ve siyaset ile artık kamuda çok konu içiçe yürüyor.
Siyasette hemşehricilik etkili, siyasette etnik kimlikler, cemaatler etkili…En fazla da para etkili. Herkes kendi grubu içerisinden birilerinin siyasi güç sahibi olmasını istiyor ve bu yönde çalışmalar yapıyor. Son yıllarda birde bunun üzerine akrabacılığı da eklememiz lazım.
Artık, akrabacılık partiler üstü gibi bir hal alıyor, bu durum yerel yönetimlerde daha çok sırıtıyor. Ve kimse de çıkıp demiyor ki, “Bu akrabacılık neyin nesidir? Hani parti teşkilatına emek verenler, hangi parti teşkilatı tüzüğü, hani adaletli siyasi yönetim!.. anladığım kadarıyla siyaset yapan iktidarıyla, muhalefetiyle herkesin işine geliyor! Adam, Başkan yardımcısı atanmış ancak teşkilatı bile sessiz! hiç bir müdürlük bağlanmamış! Bu ne anlama geliyor?
Siyaset garip bir durum aldı. Ülke gündemine bakıyorsun etrafımız yangın yeri, içimizde kaos çıkarmak isteyenler toplumsal huzursuzluk oluşturmak için milli mücadele karşıtı talepleriyle bildirilerle/söyleşilerle dikkat çekiyor!
Bunları sadece izliyoruz. Çünkü, devletimize güveniyoruz. Güvenimiz hiç boşa çıkmamıştır bunun en son örneğini 15 Temmuz’da fetö hainlerine karşı yapılan mücadele de gördük.
Ancak, yine de niye yaşayalım. Niye bölücüye, fitneye, fesata fırsat verelim. Bunları niye cesaretlendirelim! Her şeyi niye devletten bekleyelim, toplumu aydınlatmak, bilinçlendirmek ve milli mücadele ruhunu diri tutmak yerel yöneticilerininde görevi değil mi?
Televizyonlarda olmayan bir seçimin, olmayan bir cumhurbaşkanı adayının “diploması” sahte mi-gerçek mi? diye gündem oluşturuyor ve sonucunda baktığımızda genel başkanlarının bile gündemde olmadığı bir masum/mağdur! kimlik ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bu arada Karadeniz lobisininde çok etkili olduğunu söylemeliyim!
Etrafımız yangın yeri, içimizde kaos beklentileri olan bölücülerden kaynaklı endişelerim var.!
Bu endişelerin ruhumu olumsuz etkilemesini istemiyorum. Tüm bu çıkmazlarımdan kaçıp, enerjimi tüketen bu ortamdan uzaklaşıp alıp başımı orman içindeki köye gidesim var. Ruhumda, Gönlümde hep güzellikler olsun, güzel düşünceler saçayım diye türkülere, şarkılara, şiirlere de veriyorum kendimi. Çok güzel sesim olmasa da söylediklerimi, duygumla beraber söylüyorum. Faydası da oluyor. Bu kargaşa da kaybolan enerjimi böyle kazanmaya çalışıyorum. Ne de olsa ruhun gıdası müzik!.
Hep bu siyasetçiler yüzünden böyle olumsuz düşünceler yaşıyorum. Onun içinde onlara sitemim var!
Diğer taraftan bakıyorum ülkemizin demokrasi adına var olan en önemli Sivil Toplum Örgütleri olarak yine bu siyasi kurumlar var. Sıkıntı sadece bunlar arasında rekabet ortamı zayıf, kendi içlerinde demokrat değil.
Birkaç yıl önce kurulan partiler medya sayesinde ülke gündeminden düşmezken, 1962 yılında kurulan Millet Partisi halen yerinde sayıyor. Bu Partinin kuruluş hikayesi, 1972 yılı genel başkanının bile ibret verici hikayesi var. Ya da 2001 yılında kurulan BTP yine yerinde sayıyor. Ancak, medya gücünü alanlar yeni kurulsa bile ülke gündeminde bir sinerji oluşturabiliyor!
Diğer taraftan siyaset içerisindeki bu demokrat olmayan durumları ön seçimlerle bertaraf edildiğini düşünürsek, bu seferde hemşehricilik, akrabacılık, etnik ırkçılık, dinsel bölücülük unsurlarıyla yol ve yön alma ihtimali ne kadar güçlü olur? Bu daha sıkıntı…Bu sorunun cevabı da bende yok!
Yani, bu siyasette aşağı tükürsen sakal, yukarı tükersen bıyık! misali bu alanda da bir aydınlanma dönemi yaşıyoruz.
Ülkemiz- Milletimiz bir aydınlanma sürecinden, köklü değerlerini tanıma, anlama ve duruş çizgisinden geçiyor. Bu süreçten nasıl çıkacağımız çok önemli olup, umut ediyorum ki “Terörsüz Türkiye Yüzyılı” başarılı olur. Daha hızlı olması içinde yerel yönetimlerinde eğitim-kültürel çalışmalarıyla katkılarını görmek hepimizin beklentisidir.
Saygılarımla
Bayram Türkmez
26 Şubat 2025