Haydi, beraber biraz dertleşelim! Ortaya bir karışık yapalım!
Şimdi, gel de anlat “Herşey bir enerjidir” diyenlerin ne demek istediğini ya da “Kullandığımız dil; titreşimdir.(frekanstır)” ya da Türkçe, "duyduğumuz gibi yazılan" dünyadaki tek dildir. kıymetini bilelim… diye!
Haydi, beraber biraz dertleşelim! Ortaya bir karışık yapalım!
İstediğin kadar oku, okuduklarını, gördüklerini, yaşadıklarını analiz et yaz farketmiyor “Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin, karşındakinin anladığı kadardır.” diyen Hz.Mevlana aklıma geliyor, onun peşine evrim/ tekamül/değişim/gelişim…geliyor ve zamanla ilgili sorunumuz karşıma çıkıyor. Zaten, herşeyin bir vakti varmış!
Şimdi, gel de anlat “Herşey bir enerjidir” diyenlerin ne demek istediğini ya da “Kullandığımız dil; titreşimdir.(frekanstır)” ya da Türkçe, "duyduğumuz gibi yazılan" dünyadaki tek dildir. kıymetini bilelim… diye!
Anlatmak zor, hele bir de alışkanlık haline geldiyse tanıdıklara dürtüklemek!/Çimcik atmak gerekir. Tanımadıkların yüzüne de tokat/şamar gibi inen bir uyanış yerleştirmek lazım onu da biz yapamıyoruz!
Yazarak diyoruz ki, hangi devlet kurumunun hangi kapısında kadın yöneticiler için “müdüre” yazıyor. Yazmaz çünkü devlet cinsiyet ayrımı yaparak hizmet ettirmiyor, etmiyor. “İnsan odaklı” hizmet olduğu için kadında olsa, erkekte olsa herkes Müdür’dür, Ya da adliye de Hakim’dir kadın olunca Hakime diye, müdüre diye yazmaz hiçbir tarafta…
Devletin böyle bir sistemi var iken, bu sistemi tanımayıp, bu sistemin bozulmasına fırsat vermek aslında örtülü bir devlet düşmanlığından başka bir şey değil.
Masallar anlatılıyor, özel veya kamu eliyle çocuklara masallar anlatılıyor. Bu masallarda illaki bir kahraman olacaksa Türk Tarih ve Kültürü içinden çıkan bir kahraman neden olmasın?
Yılbaşı kutlamalarına karşı olan uçmuhafazakar kesim Arap kültürü deyince hemen sahipleniyor, Bizim köklü kültürümüz olan Ayaz Ata/Şahta baba/Kış Babası…gibi isimlerle geçen derin kültürümüzden gelen söylencelerimize/masallarımıza da karşı.
Kime neyi anlatacaksın. Milliyiz, Atatürkçüyüz… deyipte, çıkarları için milli olmayanları kalkındıranları mı ya da kapımızın önünde günyüzüne çıkmayı bekleyen milli mücadele hikayelerine sahip çıkmayanlara mı! Kime ne anlatacaksın ki! Senin bildiğin, karşıdakinin anlayacağı kadardır!
Şimdi moda gibi herkes yaş günü kutluyor. Yaş pasta üzerine yapılan resimleri de kesip yiyorlar. Bazen bu Türk Bayrağı bile oluyor!Çok komik ve utanç verici! Kimi yöneticiler bağlı bulunduğu kamu kurumundaki makamında kutlayıp topluma olumsuz örnek oluyor. Hele ki, bunu sağlıkçılar yapınca ne kadar acınacak ve yadırganacak bir durum.
Sağlık Bakanlığı bu konu da bir genelge yayınlasa da bari kendi personeli yapmasın. Çünkü, en iyi bunlar bilir ki, “kimyasal ürünler kullanılarak üretilen sentetik gıda boyalarından elde edilen resim baskılı ve süslemeli yaş pastaların kanserden, astımdan, deri dökülmesinden tutunda birçok hastalığa neden olduğunu…
Birisi de çıkıp demiyor ki, “Ey Sağlık bakanlığı bu yaş pastalara kullanılan kimyasal ürünleri en azından kamu eliyle özendirmeyelim."
Demiyor malesef, İsrail'den GDO lu, bozulmuş tohumlar ülkemize 30/40 yıldan beri girerkene de dememiş birde anlaşma yapmışlar dönemin gaflete düşen yöneticileri...
İşimiz zor ancak çözülmeyecek durumda değil. Bu devlette ve millette Atatürk’ten sonra oluşturulan tahribatı 5/10 yılda onarmak kolay değil biliyorum ancak daha fazla bozulmasına fırsat verilmemelidir.
Bunları sürekli yazmaktan, anlatmaktan bazen yorulduğumu hissediyorum ve yaz gelse de kendimi dağlara, ormanın içine atıp, kaybolsam diyorum...
Saygılarımla
Bayram Türkmez
07 Mart 2023
(Gölbaşı Gazetesi sayfasından)
