GÖLBAŞI SİYASETİNE BAKINCA ÜLKE SİYASETİNİ GÖRÜR GİBİ OLUYORUM! GÖLBAŞ

Bazı okurlarımız yerel siyaset ile ilgili yorumları neden yazmadığımı soruyor. Siyaset kurumlarında rekabet ortamının artırılması için çalışmalar yapılması gerektiğini, Seçim Yasasının değişmesi gerektiğini belirtip, seçileceklere “ön seçim ve 2 dönem”

Siyaset Yayın: 13 Nisan 2025 - Pazar - Güncelleme: 13.04.2025 11:41:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
Google News

GÖLBAŞI SİYASETİNE BAKINCA ÜLKE SİYASETİNİ GÖRÜR GİBİ OLUYORUM! GÖLBAŞI'NDA DA EZBERLERİMİZ BOZULUYOR!

Bazı okurlarımız yerel siyaset ile ilgili yorumları neden yazmadığımı soruyor. Siyaset kurumlarında rekabet ortamının artırılması için çalışmalar yapılması gerektiğini, Seçim Yasasının değişmesi gerektiğini belirtip, seçileceklere “ön seçim ve 2 dönem” şartı başta olmak üzere birçok kriterler getirilmesi gerektiğini belirtmiştim.

   Genelde belediye yönetimi ile ilgili düşüncelerimi duymak istiyorlar.

    Ben aslında düşüncelerimi yazdım. Belediye yönetiminde siyasi kurumların etkisinin, siyasi parti tüzüklerinin hiç işe yaramadığının, siyasi teşkilatların tabanlarının her geçen gün zayıfladığını söylüyorum.

 Kime, ne diyeceksin! Ardında gücü bulan adaylar parti parti dolaşarak aday olmasına alıştık! Eş, Dost, Akraba…ile yönetilmeye de alıştık. Gücü elinde bulunduran siyasilerin kimseye hesap vermediğine de alıştık! Türkiye genelinde 4 büyük STK başkanının 20 yıldan beri neden değişmediğine de alıştık!  Zaten, siyasi muhalefet ya da STK temsilcileri gibi kimsenin de hesap sorduğu da yok! Bu durum da herşey olağan akışında gidiyor! demektir.

   En son geçen hafta Gölbaşı Belediye Meclisi NİSAN 2025 ayı toplantısında MHP’li meclis üyeleri Yüksel Güler ve Uğur Mirza tarafından verilen önemli bir önerge var. Bu önergeyi Meclis Başkanı Yakup Odabaşı kabul etmeyince ortalık biraz karışmış. Haklı olarak MHP li meclis üyeleri Yüksel Güler ve Uğur Mirza’da meclisi terk etmiş. Bu tepkilerinde MHP’li meclis üyeleri haklıdır. Bu önerge uzun olduğu için hepsini yazamıyorum, en önemli maddeleri şöyle.

“… işlerine son verilen personeller ile ilgili verilen tazminatların Belediyemize yahut BELLAS şirketine maliyeti ne kadardır? Ve daha önemli bir soru “ Bir sene boyunca Belediye ye  hangi birimlere, ne kadar personel alınmıştır?...” diyerek sözlü ya da yazılı cevap istenmiştir. Ancak, bu önerge kabul edilmeyince de tartışmalar olmuştur.

 Dediğim gibi, burada MHP’li meclis üyeleri başta olmak üzere, tepki veren diğer partilerin meclis üyeleri de haklıdır. BBP Grup Başkan sözcüsü Meclis Üyesi Ali İhsan’da, bu önergeyi kabul etmeyen başkana, diğer AK Partili Meclis üyeleri gibi tepkisini vermiştir.

   En azından bu konu da düşüncemi söyleyim bende. 

Başkanın bu konularda daha hassas yaklaşması gerekiyor. Vatandaşlar üzerinde de hiçbir soru işareti bırakmaması gerekiyor. Son 1 yıl içerisinde Gölbaşı Belediyesi’ne kaç personel alındı? Kaç kişinin işine son verildi? Ya da diğer önerge sorularına şeffaflıkla açıklama getirilmesi güvenirliliğini artıracaktır.

   Bence,  Yakup Odabaşı başkan, bırakın kaç personel çıkarılıp, alındığını bunları sayılarını açıklarken, isim isim de açıklaması yerinde ve şeffaf bir yönetimin göstergesi olacak. Başkan Odabaşı’nın da  önceki dönemleri suçlayıcı ciddi iddiaları var. İşe gelmeden maaşlar alanlardan tutunda, kültür merkezi ya da başka bir bina tadilatları için bütçe verilip, yapılmış gibi gösterilmesine rağmen “sadece kağıt üzerinde gösterildiği, hiç tadilat yapılmadığı…” gibi iddialar var.

    Böyle, karşılıklı sözler sarfediliyor. Sonucu ne olur derseniz ben söyleyim. Bugüne kadar geriye dönüpte baktığımda ne bir belediye başkanı ne bir meclis üyesi bu konularda sorun yaşamamıştır.

     Benim de, düşüncem ve inancım bu yönde olduğu için, bu tür polemiklere girmek istemiyorum. Çünkü değişen bir şey olmayacak. Partilerin siyasi anlayışları bile değişebiliyor. Geçen gün sosyal medya da gördüm. CHP’li bazı meclis üyeleri, kendilerini meclis üyesi olarak seçtiren  3 yerel yöneticiye teşekkür ediyor. Zaten, Milletvekili seçimleri de öyle. Birkaç kişinin iki dudağının arasındadır. Yani, halk seçmiyor. Sadece önüne konulan listeyi (bilmeden/tanımadan)  onaylamak zorunda kalıyor.

Türkiye'de de çok önemli iç ve dış gelişmeler var. Bir iklim yasası var. Milletimizin, Ülkemizin 100 yılını etkileyecek, bunu kim tartışıyor? Kim konuşuyor! Genelde  tv.lerde bile duymuyoruz, yerelde zaten kimseden (tek-tük) ses çıkmıyor! Anlaşılıyor ki, bu konudaki gelecek çoğunun umurunda değil! Dış politikadaki gelişmeler ortada, sadece genelde ne oluyor izliyoruz! Ezber bozan konuşmalar gündem de, nere varacak, nasıl olacak! bilmiyoruz...Bu kadar bilinmezlik toplumsal endişeleride beraberinde getiriyor. Ancak,   bize düşen birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü koruyarak birazda sorgulamaktır... Ortada bir sorun olduğu belli. Bunu da birliğimizle, dirliğimizle, umutlarımızla aşacağız. Buna inanalım.

    Bu siyasi anlayış ancak sorumluluk ve zorunluluk olursa değişir. O da seçim yasasının değişerek seçileceklere kriterler getirilmesiyle olur. Bir partiden seçilen bir bakıyorsun hemen başka partiye geçiyor. Böyle bir şey olmaması gerekiyor. Madem, inanmıyorsun niye o parti de görev alıyorsun? Parti tüzüğü diye bir şey var ancak sanıyorum ki üyelerin bile bundan bilgisi yoktur. Böyle durumların önüne geçilmeli, öyle kolay olmamalı bir partiden diğer partiye geçmek. Herkes inandığı yolda yürümelidir. Kesinlikle inancım o yöndedir ki, seçim yasası değiştirilmelidir ve seçileceklere  kriterler getirmelidir. 

Saygılarımla

Bayram Türkmez

13 Nisan 2025

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.