bodrum escortlar istanbul escortlar izmir escort bayan aliağa escort casino siteleri

TÜRKLERDE TOPRAK GİBİDİR, BİR UYANIRSA!..

Bu milletin kültüründen yararlanan kimileri de tabi akıllı olurlar, Tabi ki üstün ırkmış gibi kendilerini görüp, büyük bir özgüven ortamında yaşarlar...

Yaşam Yayın: 23 Aralık 2024 - Pazartesi - Güncelleme: 23.12.2024 14:40:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

TÜRKLERDE TOPRAK GİBİDİR, BİR UYANIRSA!..

Bu milletin kültüründen yararlanan kimileri de tabi akıllı olurlar, Tabi ki üstün ırkmış gibi kendilerini görüp, büyük bir özgüven ortamında yaşarlar...

Türkler, savaşa gitsin, çiftçilik yapsın, mal beslesin, bekçilik yapsın ,küçük esnaf olsun, etkisiz devlet işlerinde görev alsın, işçilik yapsın…Sen aldığın eğitimle, bu toprakların verdiği kazançla en iyi okullarda oku, en iyi şartlarda yaşa, ezilme, büzülme, akrabalarından kopma ve daha da zenginleş.... sonra da bu ülke «Türklerin eline bırakılmayacak kadar kıymetli» de!

Bu dinsel bölücü ve etnik ırkçı olan ihanet şebekesine, bir iki lafta ben söylemek isterim.

"Tüm bu olanakları sağlamak için geldiğin yeri unutup, yaşadığın yerde aynı acıları yaşattığının farkında olarak/olmayarak, dinsel bölücülük ve etnik ırkçılıkla, uluslararası bağlantılarınla verdiğin zararları da bile bile bu milletin birliğine, dirliğine fitne soktun. Bu milletin bölünmesi için elinden gelen her türlü senaryoyu uyguladın ve halen de fitnenin peşindesin.

ANAdolu topraklarının sevgisi, hoşgörülü ve şefkat dolu olan bu milletinin bu yönlerini zayıflık olarak gördünüz, bunu kendi çıkarların için kullanmaya çalıştın, bir yere kadarda başarılı oldunuz. Kendinizi bu Türk milletinin bir parçası olarak hiç görmediniz.

Ancak unuttuğunuz birşey vardı ki bu milletin köklerinde bilge duruşları da vardı. Yazılı kaynaklarını sildiler ve birkaç anıt kayayı/yazıtı yok edemediler.

ANAdolu boşuna Anadolu ismini almamıştı. Doğayı, İnsan yapmıştı, İnsanı da, doğa ya benzetmişti. Tüm tabiatla bütünleşip ondan bir parça olmuştu. Burada bin yılların, yüzyılların emeği ve birikimi vardı.

Sen bunu da biliyordun. Onun için öncelikle topraktan koparmaya çalıştınız, tohumlarını bozup, genetik yapılarını ögrenmek isteyen sömürge ülkeleri ile işbirliği yaptınız. Onları kontrol altına alıp sömürmenin sadece uluslararası boyutuna değil, işbirlikçi olarakta yerel ve bölgesel boyutunu da kendi çıkarlarınıza sakladınız.

Yaptınız bunu! Haince, Vesafızca ve Nankörce…Hiç boşuna bu memleket için bizde kan akıttık, cephe açtık bu devleti kurduk diye de böbürlenipte kendinizi haklı çıkarmaya da çalışmayın. Tarihimizi çalarak, kültürümüzü bozarak kendinizi var etmeye çalışıyorsunuz.

Milli mücadele döneminde de ihanetleri de gördük. 1940 yılından sonra ABD gibi sömürge ülkelerine nasıl yanaştığınızı da, bu memleketi nasıl pazarlayıp, içeriden kaoslar oluşturduğunuzu da yaşadık.

O kadar özgüvenli ve rahat bir yaşamınız vardı ki, bunun vermiş olduğu cesaretle devletin yönetim kademelerinde de etkili oldunuz. Köylere kadar inen örgütlü nüfus planlaması yaptınız, her odak köye casuslarınızı yerleştirdiniz ve o köylü olmasını sağladınız. Kaleyi içten fethetmenin yolunu da böyle bulmuştunuz. Başarılı da oldunuz. Kültürümüzü yozlaştırıp, özümüzden koparmak için siyasi, sosyal yöntemler denediniz.

Taki, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Milletinin biraz da olsa uyanışına kadar. Artık, tamam diyerek Türk Devletini kalkışma ile işgal etmeye kalkışınca!.. ABD ve diğer sömürge ülkeleriyle kaos ortamları oluşturup pazarlamaya kalkışınca ANAdolu’da kökleri derinlerde olan bu Milli Ruh, ihanetinize «DUR» dedi.

Aslında, bunlara benzer olayları da 95 yıl önce de yaşamıştık. Milli Mücadeleden yokluklar içerisinde yeni çıkmış bir millet var olma mücadelesi sürdürüp, devletini ayağa kaldırmaya çalışırken 23 Aralık 1930 da İzmir Menemen’de de başkaldırmıştı. O dönemin şartlarını düşündüğümüzde bugün kü hainler arasında fark yoktur. Aynı genlerle aynı sistemle kimi zaman ‹cemaat’ adı altında, kimi zaman etnik ırkçılık yaparak «kültürel haklar» adı altında milletleşme sürecini hep sekteye ugratıp, kendinize payeler çıkardınız.

Ne zaman ki, gerçeklerle yüzleştiniz, ihanetiniz açığa çıktı o zaman sessiz ve derinden giderek yine, her türlü zenginliklerinizi kendinize sakladınız. Türk Milleti ve Türk Devleti'nin gelişmesi, birliği, dirliği ve Öz'ü için kılınızı kıpırdatmadınız!

Hiç bir zaman Öz'den gelen «NE MUTLU TÜRKÜM» diyemediğiniz gibi, diyenleri de Irkçılıkla suçladınız. Hiçbir zaman bu devletin imkanlarını Yerli ve Milli üretim konusunda kullanmayıp, Türkçe’yi de aynı kültürümüz gibi yozlaştırmanın bir yolunu buldunuz. Bunları hep yaptınız ve halen de artık olağan bir durummuş gibi yapmaya devam ediyorsunuz. Nasıl olsa suç olmayan bir konu «özgürlük» adına mübah.

Lakin ıskaladığınız en önemli durum, bu ihanetin bedelinin sadece kendiniz tarafından değil, geriye bıraktıklarınızla birlikte ödeneceğidir. Zira, 150’likler bunun en belirgin örneğidir.

Türk’ün uyanması da, toprağın uyanması gibidir. O tabiatla bütünleşmiştir ve Tabiat onun dilidir, gücüdür! Sen ne kadarda bu bağı koparmaya, ortan kaldırmaya çalışsan da tabiat bile ondan yana olacaktır. Çünkü, ANAdolu boşuna Anadolu olmamıştır. Burada nice anaların sevgisi, hoşgörüsü, şefkati ile bunların ruhu vardır. Bu Türk kültürünün özüdür. Türkiye Cumhuriyet Devleti'ni de bu milli ruh kurmuştu. Milli mücadelesini verirken de yine değişik ihanetlerde görmüştü.

23 Aralık 1930 tarihinde yaşanan ve Kubilay veya Menemen olayı olarak bilinen de aynı konudur.

1930 tarihinde İzmir Menemen'de bir gurup devlet düşmanının başkaldırısı sonucu, Askerlik görevini yapmakta olan öğretmen, Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şehit edilişinin 94. yılıdır, ruhları şad olsun.

15 Temmuz 2016 yılındaki, Atatürk ve Türk Milletiyle sorunu olan, ABD işbirlikçisi Fetö teröristlerinin ayaklanması/kalkışması da bu ihanetin gelişmiş başka şeklidir.

Bu memleketin bütünlüğü ve Türk Milletinin varlığı canlarını feda eden tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Sevgi ve Saygılarımla

Bayram Türkmez

23 Aralık 2024

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.