|
||
YABAN'ı okudunuz mu! Siz okumadıysanız, çocuğunuz okuyabilir! | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Milli Mücadele dönemi yazarlarından olan Yakup Kadri Karaoslanoğlu’nun YABAN isimli romanı Haymana’nın bir köyünde geçen olaydan esinlenerek yazılmıştır. 1. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı'nın sonuna kadar olan sürede Haymana'nın köyünde köylüleri, köyün durumunu ve milli mücadeleye ilişkin tavırlarını anlatmaktadır... Bu romanın adıyla konusu arasında çok kuvvetli bir benzerlik vardır. Çünkü köylüler Ahmet Celâl’i (dışarıdan gelen kişi) bir “yaban” olarak görmektedirler. Günümüzde de, gerek siyasette, gerek sosyal/kültürel yaşamda birçok yaşanan olaylar içinde geçerli benzetme yapabileceğimiz “yaban” romanı halen güncelliğini koruyor...
Romanın özeti :
Ahmet Celâl, bir paşa oğludur. Yedek subay olarak katıldığı 1. Dünya Savaşı’nda bir kolunu kaybetmiştir. Daha otuzbeş yaşına basmadan kendisi için herşeyin bittiğini hissetmektedir. İstanbul’a İngilizlerin girmesi üzerine oraya dönemez ve emireri Mehmet Ali’nin çağrısına uyarak onun Orta Anadolu’nun Porsuk Çayı kıyısındaki köyüne gidip yerleşir. Köylü için Ahmet Celâl bir “Yaban”dır.
Mustafa Kemal’in başlattığı Kurtuluş Savaşı’nı, Türk Ulusunun bağımsızlık davasını anlatmaya çalışır köylülere fakat kimse ona inanmaz. Ancak emireri Mehmet Ali, annesi Zeynep Kadın, Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail ve onun karısı Emine ile dostluk kurabilir. Köyün en zengin adamı ve ağası olan Salih Ağa, köyü ekonomik bakımdan sömürmektedir. Şeyh Yusuf ise din adamı maskesi altında köyü manevi yönden sömürmektedir. Devleti temsil eden muhtarın ise herhangi bir gücü yoktur. Köyün etkin ve güçlü olan iki tipi Ahmet Celâl’i engellemeye çalışırlar.
Sakarya Savaşı’nın hemen öncesinde Yunan birliği köye girer. Direnenleri öldürür. Kendisi ile işbirliği yapan Salih Ağa ve Şeyh Yusuf’u bile aldatır, sömürür, herkese zulmeder. Sakarya bozgunundan sonra köye ikinci Yunan birliği gelir. Köyü talan ederler. İnanılmaz derecede acımasız davranırlar.
Ahmet Celâl, emireri Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail’in karısı olan Emineyi sever. Köy düşman çizmesi altında inlemektedir. Köylü, kaderine razı olmuştur. Ahmet Celâl ise, Türk askerlerinin geleceği umudunu taşımaktadır. Sonunda o da dayanamaz ve Emine ile birlikte kaçar. İkisi de yaralanırlar. Emine’nin yarası ağır olduğu için kaçacak durumda değildir. Ahmet Celâl, Emine’yi ve anılarını yazdığı defterini bırakarak tek başına bilmediği yollara bilmediği bir geleceğe doğru köyden uzaklaşır. -------------------------
Romanın ana düşüncesi:
Cehaletin insanların başına çok kötü işler açabileceği ve cahil kalmış insanların sağlıklı düşünemeyeceği vurgulanmıştır.Öyle ki bu durum milli duyguları dahi köreltebilmektedir. Tanımadığı, bilmediği bir yerleşim alanına gelen aydın bir kişi, bildikleriyle kimseyi inandıramıyor, kimse dost olarak görmüyor ve yabancı olduğu içinde körelen milli duyguları da canlandıramıyor… |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.