|
||
Türkiye gündemi Gölbaşı'nı hiç ilgilendirmiyor gibi! | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Gölbaşı hiç bu kadar sessiz olmamıştı!
Bizler toplumun dinamiklerinin konuştuğu, haklarını aradığı, siyasi inancını savunduğu, vatandaşa ve yaşadığı bölgeye hizmet almak için gerek kendi içinde, gerek kendi dışında olan politikaları eleştiren bir kuşaktan geliyoruz…
Arşivimiz bu konu da birçok belge (gazete) ile dolu, 15 yıl önce Gölbaşı’nda en az 6-7 teşkilat olurdu ve bu teşkilatların ilçe başkanları mutlaka bir şey söylerdi bu ilçenin sorunlarıyla ilgili ya da yerel yönetimlerle ilgili… Son yıllarda parti teşkilatlarının çoğu destek göremediği için kapatıldı, var olanlarda kendi dertlerine düşünce çok sessilik ortamları kalktı. Tabi, geçmişi yaşayıp gören bizlere göre bu durum normal değil… Bu bizlere günümüzde de tartışma konusu olan Başkanlık sistemini hatırlatıyor… Başkanlığı savunmak için kurulan bir parti vardı... Liberal Demokrat Parti…Genel Başkanı Besim Tibuk’tu (1995-2002) ve döneminde nasıl bir başkanlık düşündüklerine dair kitapları dağıtırlardı…Bizlerde okuduk bunları, Hemen hemen her şeyi özelleştirilen bir politika ve başkanlık sistemini savunuyordu. Liberal demokrat parti şu anda da, tam başkanlık sistemini ve kesinlikle yasamanın yürütmeden bağımsız olması gereği “İki Turlu Dar Bölge Seçim Sistemi” ile birlikte uygulanmasını savunuyor… Ülkemizin kaderini çizeceği bu başkanlık tartışmalarıyla ilgili sandığın önümüze geleceği artık iyice göründü. Onun için de her siyasetçinin ve toplum dinamiğinin yanı sıra, vatandaşlarında bu konuyu konuşması ve tartışması gerekiyor… “Dar bölge seçim sistemi ile meclise girmis milletvekilleri, şu anki sistemle karsılastırıldıgında kendisini listede seçilebilecek bir yere yerleştirmis parti liderine degil, kendisine geri kalan diğer partilerin adaylarından daha cok oy vererek onu dogrudan meclise gondermiş seçmenlerine karşı sorumluluk duyacaktır.”(LDP) Ve olmazsa olması kuvvetler ayrılığı arasında sert çizgiler olabilmeli… Böyle bir başkanlık sistemi düşünülebilir, tartışılabilir…
/// /// ///
Şimdi bakıyoruz, Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki; “Başkanlık gelirse Türkiye bölünür” ve heleki Türk Tipi bir başkanlık sisteminde diktatörlük olur…diyor. Diğer taraftan Başbakan Binali Yıldırım bu söyleme istinaden açıklıyor, “Esas başkanlık gelmezse bu ülke bölünür…” İçinde olduğumuz bu durum çok umut vermiyor…Yani, bu ülkemizi yöneten siyasiler bu başkanlık gelse de , gelmese de bu ülkenin bölüneceğinden bahsediyor…Gelecekle ilgili kaygılar taşıtılıyor halkımıza... Ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; Bu “Ülkeyi böldürmeyeceğiz” mitingleri yapacağını duyuruyor… Halkımızın bu siyasi yöneticilerinden çektiği ne böyle, gelecekle ilgili de korku tüneli içinde yaşatmaya devam ederek , bilinçaltına sokulan birçok düşüncelerin yanı sıra, akıllarda olmayan birçok konuyu da akıllara düşürerek bir seçim yapmaya zorlanıyor… İktidar temsilcileri de, ana muhalefet parti temsilcileri de bölünecek! diyerek aslında moralimizi bozuyor...Bir korku psikolojiyle, gelecek kaygısıyla.. bu işler çözülmeye çalışılıyor...Bu yöntem doğru bir yöntem değil... Gölbaşı’nda bunları konuşan yok, tartışamıyoruz…bir panelde, bir seminerle anlatamıyoruz. Neden böyle oluyor? diye ancak böyle yazıyoruz o da 1-2 kişi... Halkın önüne düşen siyasetçilerimiz başta olmak üzere STK temsilcilerine ve diğer dinamiklerin umurunda değil mi! demek onlara da haksızlık olur ancak bu sessizlikte hayra alamet değil. Tartışarak, konuşarak, yazarak toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek gerekir ki, tercihini bilerek yapsın.
/// /// ///
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hemen hemen her konuşmasında Tek Millet, Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak diyerek ardından “Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız…hep birlikte Türkiye olacağız..” diyor. Başbakanımız Binali Yıldırım adeta yaşam biçimi haline getirmiş olan birlik ve beraberlik davranışlarını, konuşmalarını kesintisiz sürdürüyor. Doğal konuşması, lafını esirgememesi ve herkesi kucaklayacak konuşmalar yapmasıyla kısa sürede kendisini her anlayışa kabul ettirdi. Ve diğer partiler olan başta CHP ve MHP genel başkanları da birlik, beraberlik…diyor… Demek ki, ülkemizin tüm siyasi yöneticilerinin ortak bir dili var. Birliğimiz, Dirliğimiz ve Bütünlüğümüz adına söylemsel çaba var. …Halkımız da ayrılık gayrılık yok ancak siyasiler konuştukça da bir gelecek kaygısı oluşuyor insanlarda... Ayrıca; Bu birliğimiz, dirliğimiz ve bütünlüğümüz için, gelecek kaygılarımızı ortadan kaldırmak için bu halk ne yapabilmeli? Yerel siyasi yöneticiler, yereldeki STK yöneticileri, Belediye yöneticileri hangi projeleri uygulayabilmeli, hangi konulara vatandaş dikkat etmeli... Genel siyaset kendisini anlatıyorda yerel de; Siyasi, Sosyal, Kültürel, Ekonomik …vs. boyutlarıyla ortaya konulan bir proje var mı? Biz bilmiyoruz, görmüyoruz! Bundan önceki 4 bölümde bir yazı dizisi halinde yazmış olduğum “Gölbaşı’ndaki siyasete hemşehricilik, dinsel ve etnik kültürlerin etkisi nedir?” diye yazdıklarım aslında bir tespittir. Hem sorunu, hem de çözüm yolunu anlatan bir yazıdır ancak bu nasıl gerçekleşecek…Kim gerçekleştirecek! Siyaseti yönetenlere, siyaseten seçilmişlere büyük görevler düşüyor? Bu milletin birliği, dirliği, ülkenin bütünlüğü sizlerin sorumluluğunda dır? Kendinizi hiç hafife almayın, konum olarak çok önemlisiniz ve biran önce farkına varmalısınız…Tarih sizi yaptıklarınızla,söylediklerinizle yazacak...
/// /// ///
Kaymakam ilçenin mülki amiridir, devleti temsil eder. Belediye başkanı seçimle gelmiştir halkı temsil eder. Ve HALKIMIZ; devletimiz ile halkımızın temsilcisi belediyenin koordineli çalışmasını bekleyip, devlet ile halkın elele verdiğini görmek ister… Bu bir toplantı da, bir açılışta olabilir hele ki milli kutlamalarda, anmalarda, özel günlerde halkla devletin bütünleştiğinin görülmesi birlik bütünlüğümüz adına halkımız da büyük bir moral olacaktır. Ancak, bir eksikliği hep görüyorum, daha önce de yazmıştım. Özellikle bayram kutlamalarında, anmalarda ve diğer özel günlerde…protokol (temsil heyeti) buluşmalarında belediyenin basın bürosu var ve fotoğraf çekilip, haber yapılıyor ve yerel basına geçiliyor. Bu yapılan haberlerin içeriğine baktığımız zaman bu ilçenin kaymakamı yani devleti temsil eden mülki amirinin ismi katıldığına dair yazılıp geçiliyor. Devamında ise Belediye Başkanının açıklamasına yer veriliyor. Bu programın nasıl bir proğram olduğundan , Kaymakamlığın katkılarından, bu proğramlara varsa belediyenin katkılarından filan hiç bahsetmiyorlar. Kaymakamın bile düşüncelerine / konuşmalarına yer vermiyorlar. Hatta, diğer yetkili ve etkililerinde bir satır olsun açıklamaları önemlidir...Yani, böyle özel günlerde kamu kurumlarının haberleri ortak mesajla topluma sunulursa hele ki bu süreçte güzel etki bırakacaktır... Şimdi, belediye yetkilisinin, kendi başkanını ön plana çıkarmak için yaptığı bu haberlerin topluma nasıl yansıdığını da görebilmesi lazım... Belediye yetkilileri, kendilerini bir siyasi partinin temsilcileri gibi değil, birliğimiz, dirliğimiz, bütünlüğümüz adına hareket etmeleri, haber içerikleriyle ve yazılarıyla devletle, milletinin nasıl bir olduğunu da vatandaşlara yansıtması gerekir.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım…söylemlerinin her alanda yerini bulması gerekiyor…
Selam ve saygılarımla 14 Kasım 2016 Bayram Türkmez
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.