Yine canımız yandı, yüreklerimiz dağlandı.
En çok yananda kendi ocaklarıydı. Ateş düştüğü yeri yakar! misali terör örgütü tarafından şehit edilen askerlerimizi sonsuz yolculuğuna uğurladık. Ruhları şad olsun…
PKK terör örgütünün adeta sözcülüğüne soyunan, İmralı canisinden zaman zaman mesajlar veren, bazen tehdit eden, bazen kanun tanımayan, son olarak “özerklik” diye dramatik bir hikayede yolculuk yapmaya hazırlanan siyasi temsilcileride kınıyorum..
Halen KCK davası diye adlandırılan PKK’nin şehir yapılanması davasında mahkeme de Kürtçe savunma yapmak istemelerinden dolayı erteleme oluyor. Israr ederek Kürtçe savunma yapmak istiyorlar! Zaten, dil adına neler yapmadılar ki! Kurslar açıldı, gazeteler çıktı, Üniversitelerde bölümler, Enstitü, Devlet Televizyonunda Kürtçe kanal, Kürtçe köy tabelaları ve Kürtçe vediğer etnik diller adına yapılan çalışmalar…
Onlarda biliyor ki, dil önemli, dil bir bayraktır. Millet ve Devlet olmanın temelinde dil yatmaktadır.
En önemli özelliğimiz, kimliğimizin temel taşı olan, bizi biz yapan Türkçemiz değimlidir? Soruyorum sizlere: “Ülkemiz üzerine dönen dolapların neredeyse hemen hepsi dilimiz üzerine değil mi?..” “Neden dilimiz hedefte? Türkçemiz niye ihmal ettirildi yıllardır?“
Bu konu en önemli konumuz olmalı.Her gün üzerinde konuşulmalı. Diline sahip çıkmak, bir ülke/millet için “Olmak ya da olmamak” değil midir ?
Dilini kaybeden kimliğini kaybeder! Türk milleti içinde böyle değil midir!
Sözüm, ulusalcı geçinenlere, milliyetçi geçinenlere ve ben Türk Milletindenim diyenlere dir..
Yıllardan beri her şehit gelişinde “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” nidalarıyla sokakları inlettik ya da tekbir sesleriyle gönüllerimizi rahatlattık…
Ancak, yine de şehitler gelmeye devam etti, hiç şehidimiz eksik kalmadı…
ABD İrak’ı işgal ettiğinden beri bu kadar şehit vermemiştir belki de... Türkiye’de hergün şehit haberleri artarak gelmeye başlıyor…Bağırmayla, çağırmayla bu işlerin çözüm bulmayacağı ortada… Aynı düşüncelere sahip olantoplumiçine dökülerek bağırıp, tepki göstermek bu terör olaylarını bitirmiyor! Acaba, bir Diyarbakır sokaklarına dökülüp tepki gösterip, bağırsak nasıl olur! Bu saatten sonra milletin evlatları birbirine mi girer, onu da kestiremiyorum!
Ama, bu ülke için, bu millet için pek bişey yaptığımızı sanmıyorum.. Milleti, millet yapan değerlerin korunmasında etkisi olmayan alanlarda geziniyoruz!
Benim en çok garipsediğim olaylardan bir tanesi, bu kadar insan var milletine sahip çıkan, neden bu milletin ses bayrağı olan Türkçe’ye sahip çıkılmıyor!
Bu kadar tepki veren insanlar var. Bu kadar milliyetçiyim diyen insan var ancak Türkçe’sine sahip çıkmıyor.
Elin adamı orada Kürtçe için neler feda ediyor halbuki..Herşey Kürtçe için diyerek başlıyor…Bizim milliyetçiyiz, ulusalcıyız, vatan ve milletseveriz diyenler ne yapıyor Türkçe’nin katledilmesine seyirci kalıyor…
Sizlerde çok tanık olmuşsunuzdur. Adam milliyetçiyim diye geziyor, müteahhittir, inşaat yapıyor ve inşaatında bir tabela, “Satılık lü(x) daireler” , ya da, milliyetçidir bir yemek veriyor bakıyorsunuz sofraya, yerli malından başka aklınıza gelen kolasından tutunda yabancı ne kadar yiyecek, içecek varsa sofradadır.. Artık, yabancı tabelaları saymıyorum bile…
Ya da bu bazen kamu kurumlarında oluyor, bir belediyenin yada başka bir kurumun basın/halkla ilişkilerbürosu çok önemlidir.
Buradaki insanlar öncelikle Türkçe’nin nasıl kullanılacağını bilmesi lazım. Çünkü, bir haber geçiliyor, bilinçli olmayan gazete temsilcileri aynen kopyalayıp yapıştırıyor. Eğitim ve Kültür Müdürlüğü önemlidir, yapılan tiyatro, seminer, söyleşi ve hitaplarda Türkçe’nin kullanılması konusunda yön verebilenler olmalıdır..
Hatta, milliyetçilik adına hareket edilen bir kurum temsilcisi ise “Türkçe Koruma Gurubu/gönülleri” gibi birtakım oluşumların önünü açmalı, desteklemeli, lokomatif görevi yapmalıdır.
Türkçe adına bir yaptırım yapmak suç mu! değil, Anayasa ile belirlenmiş, meclislerde karar almak, yaptırım uygulamak zor mudur!
Halen okullardaki “wc” sorununu çözemedik. İlkögretim okuluna başlayan bir çocuğu 29 harf öğretiyoruz içerisinde “w” yok ancak, çocuk tenefüse çıkıp, tuvalete giderken bir bakıyor ki kapı da hiç öğretilmeyen bir harf var “wc”..ne yapsın çocuk, yozlaşma ta buradan başlıyor..
Ben bu “wc” nin Türkçe karşılığını Türk Dil Kurumu Başkanlığı’na yazılı olarak sordum. Bunun Türkçe karşılığı nedir diye! Tuvalet mi, Lavabo mu, Hela mı, Ayak Yolu’mu, Yüz numara mı… artık kullanılan tüm kelimeleri de saydım. Ancak, bana bir açıklama gelmedi. Çünkü, bu sorunu bile çözememiş bir kurum var…
Çisan sitesi’nde otururken bir kadın tanıyorum.
Davut Öğretmenin eşi Ayfer hanım, yine 2004 yıllarında böyle şehitler geliyor, tepki için binanın balkonuna Türk bayrağı astı. O Türk bayrağı kirlendi yıkadı astı, kirlendi yıkadı astı 6 ay sonunda rengi soldu. Yeni bir Türk bayrağı astı, yine yıkadı astı, yıkadı soldu ve sonunda bayrağı asmaktan yoruldu. Ancak, şehitler gelmeye devam ediyor du. Gördüki bu o andaki tepki, ancak kalıcı bir çözüm için çare değildi…
Çözüm üretemeyen tepkiler vatanseverleri zaman içerisinde yoruyor ve bu yorgun düşen beyinler artık sessizliğiyle adeta teslim oluyor, mücadele adına yaptıklarının boş olduğunu görüp inançlarınıda kaybedebiliyorlar...Çünkü, etkili ve çözüm üreten bir mücadele yapsaydı, geçmişe bakınca çalışmalarının olumlu izlerini görecek, bu ona daha da şevk verecek ti, ancak böyle birşey olmayınca da malesef adeta teslim düşüncesi yaşıyor..
Hep"o" anda böyle tepki verip, bırakıyoruz..Kalıcı çözümler konusunda bişeyler yapmaktan uzağız. İşte yukarıda dediğimiz gibi her zaman, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” diye bağırmak ya da "Tekbir" getirerek çözüm aramak bu sorunları çözmüyor.
Neden bu sorunları çözümü konusuna yönelinmiyor acaba! Hep bunu merak ederim. Yerel de siyasetçisinden, temsilcilerine kadar o kadar yazmamıza rağmen, o kadar akıllı, zeki siyasetçi var iken, Türkçe konusunda neden model bir kent olma yolunda adım atmaktan uzak kalıyoruz… Bazen öyle durumlar oluyor ki, Türkçe’yi koruyalım diye çabalayanlar bile zor durumda bırakılıyor..
Madem bu kadar ülkesini, milletini seven insan var, siyasiler var, o zaman bu milletin değerlerini korumak için biraz akılcı davranmakta yarar var.
Bu konularda herkesin yapabileceği mutlaka bir şeylerin var olduğu inancını her zaman taşımışımdır.. Yeter ki istensin…
Türkçe ses bayrağımızdır..Bu ses kısılırsa bağırma şansıda kalmayacak.. |