“TEPKİMİZİ HER PLATFORMDA DİLE GETİRECEĞİZ”
Ankara Barosu Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, yeni adli yıl açılışı dolayısıyla yayınladığı mesajda avukatlık mesleği ve özgürlükler adına yaşanan olumsuzluklara dikkat çekerek, “Tepkimizi Adli Yıl açılışına katılmamak suretiyle göstermek yerine, düşüncelerimizi doğrudan ve her platformda dile getirerek göstereceğiz” dedi.
Ankara Barosu Yönetim Kurulu olarak, toplumumuzun hak ettiği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilmesini teminen, Yeni Adli Yılda:
· Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan adil yargılanma hakkının, yargılanan kişilerin sıfatına ve davanın konusuna bakılmaksızın bütün yargılamalarda hayata geçirilmesini;
· Avukatın dışlandığı bir yargılamada, hakimlik ve savcılık sıfatlarının da içlerinin boşalacağının herkes tarafından artık anlaşılmasını;
· Yargının siyasi iktidara bağımlı olmaktan kurtarılmasını;
· Yargı uygulamalarına baskıcı değil, özgürlükçü zihniyetin egemen olmasını;
· Adalet Bakanlığı’nın avukatlar ve barolar üzerindeki yetkilerinin Türkiye Barolar Birliğine ve barolara devredilmesini ve böylece savunma mesleğinin bağımsızlığa kavuşturulmasını;
· Avukatlara yönelik ayrımcılık uygulamalarına son verilmesini;
· Yürütmenin içinde yargı görevi gören, idarenin hukuka saygılı olmasını sağlamak suretiyle bireylerin haklarını koruyan kamu avukatlarının tasfiyesine yönelik girişimlerden vazgeçilerek, kamu avukatlarının özlük haklarına ilişkin dayanılmaz hale gelmiş sorunların bir an önce çözülmesini;
· Hakim ve savcılara ücretsiz olan UYAP hizmetinin avukatlara ücretli olarak açılması teşebbüsünün, Baromuzun Türkiye Barolar Birliğine sunduğu ayrıntılı görüşte açıklandığı üzere avukatın yargıdaki kurucu unsur konumuyla bağdaşmayacağının, bireylerin hak arama özgürlüğünü ihlal edeceğinin ve tekel konumunu açıkça kötüye kullanan bir uygulama olacağının görülerek, bundan vazgeçilmesini;
· Avukatın meslek alanının daraltılması uygulamalarından vazgeçilmesini;
· Devlet ile birey karşı karşıya geldiğinde devlete hakim olan ideolojinin dikte ettiği menfaatleri koruma temeline dayanan ve kaldırıldığı söylenen Devlet Güvenlik Mahkemelerinin devamı niteliğinde olan Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin bir an önce kaldırılmasını;
· Yüksek yargının temel organlarını kanun hükmünde kararname ile düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunun görülmesini ve TBMM tarafından bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesini;
· Sivil toplumun kanuni düzenlemelerin oluşumu sırasında müdahalesini imkansız kılan, demokratik kitle örgütlerini dışlayan, toplumsal kesimlerin uzlaşmasını önemsemeyen kapalı ve baskıcı bir zihniyetin ürünü olan “kanun yerine kanun hükmünde kararname ile yönetim anlayışı”ndan vazgeçilmesini;
· Yeni anayasanın, 12 Eylül 2010’da sergilenen tek taraflı ve baskıcı yöntemlerle değil, toplumsal uzlaşı içinde hazırlanması için başta siyasi iktidar olmak üzere ilgili her kurumun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini temenni ediyoruz.
Yürütülmekte olan ve son aşamasına getirilen bir soruşturmada 3 savcının, haklarında Adalet Bakanınca verilen bir soruşturma izni gerekçe gösterilerek aynı anda görevden alınması, toplumda yargının siyasi iktidarın etkisinde olduğu algısını maalesef güçlendirmiştir. Bu algının daha da güçlenmesinin bir nedeni de, siyasi iktidarın kendini adeta iddia makamı yanında taraf konumuna getirdiği bazı soruşturmalarda bu tür görevden alma girişimlerine HSYK’nın değişmesinden önce şiddetli tepki vermiş olmasıdır.
Yine kamuoyunun gündeminde olan futbolda şike soruşturması da, yargı bağımsızlığının yalnızca siyasi davalar açısından değil, hiçbir ayrım gözetilmeksizin her dava açısından demokratik bir zorunluluk olduğunun açık bir göstergesidir. Yargının siyasi iktidara bağımlı olduğu algısı devam ettiği sürece, adalet mülkün temeli olmayacaktır. Toplumun geleceği açısından bu çok tehlikeli algıyı giderme görevi, hiç kuşkusuz öncelikle siyasi iktidarın sorumluluğundadır.
KHK’lar ile yargının yapılandırılmasını ve sivil toplumun kanunlaşma sürecinden tamamen dışlanmasını, adil yargılanma hakkının ihlalini, hakim ve savcılara ücretsiz olan UYAP’ın vatandaşın hak arama özgürlüğünü hiçe sayarcasına avukatlara paralı hale getirilmek istenmesini ve özgürlüklere dair sayısız olumsuz gelişmeyi şiddetle kınıyoruz. Ancak haklı tepkimizi Adli Yıl açılışına katılmamak suretiyle göstermek yerine, binlerce meslektaşımızı temsilen düşüncelerimizi doğrudan ve her platformda dile getirmek amacıyla Ankara Barosu’nun törene katılacağını ve siyasi iktidarın uzlaşma ve istişare kültürünü hayata geçirmesinin takipçisi olacağını kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
Mesleğimiz ve özgürlükler adına yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, tarih boyunca baskıya direnmiş ve baskıcı rejimleri yenmeyi daima başarmış avukatların omuz omuza vereceği hukuk mücadelesi sonunda ülkemizin de demokrasiye kavuşacağına duyduğumuz sarsılmaz inançla, bütün meslektaşlarımızın, hakim ve savcıların, tüm yargı mensupları ile adliye personelinin ve özgür yaşamak isteyen herkesin yeni adli yılını kutluyoruz.
Saygılarımla,
Avukat Metin FEYZİOĞLU
ANKARA BAROSU BAŞKANI |