Gölbaşı siyasetinde kim ne söylüyor! Hangi siyasetçiler neler yapıyor! Kim kendini nasıl gündemde tutuyor! Ya da organizatörler neler yapıyor! … kim neler yapıyor deyipte her şeyi bizim söyleyip yazmamız mümkün değil…Çünkü bilmiyoruz ki, kimin eli kimin cebinde belli değil. Bazı siyasetçilere bakıyorsunuz eli biryerde, ayağı biryerde, kafası biryerde… kimisine bakıyorsun dün küfür ederek gezerken, bugün sarmaş dolaş ortak çıkarlarda buluşmuşlar.
Biz gazeteciler siyasetin dışında olduğumuz için her şeyi bilip anlamamız mümkün değil, kaldı ki parti içlerinde olanlarda anlamıyor.
Daha dün CHP de birilerinin umudu vardı, bugün o umutlar yok oldu.. CHP muhalefet kanadı yine söylenmeye devam edecek ve diyecek ki, “ ilçe başkanı Ercan Şimşek, Yusuf Aksakal gölgesinde görev yapıyor!..MHP’de halen umut edenler var üye sayısını 410 yapıp belli kalıpları kırmak, teşkilatta yerini sağlamlaştıran başkan Yakup Odabaşı’nın tekrar adaylığında pazarlık güçlerini artırmak için ya da AKP’de muhalefet kanadın içeride daha etkili muhafet yaptığı görülürken, ilçe başkanı Osman Karaaslan’ın iktidar nimetlerinden Gölbaşı’nı sağlıklı şekilde nasıl yararlandırılacağı halen merakla bekleniyor.
Siyasetin hangisini söylesek ki! Siyaset içinde birde ince siyaset var. Organizatör olarak sürekli yazdığımız Belediye Meclis Üyesi Mehmet Atak, daimi encümen seçildi. Yanında en sevdiği kafa dengi arkadaşları Erdem Karagöz ve Nizamettin Çakır var. Seçimlere yaklaşık 2 yıl var. Seçimler 6 ay öncesine çekilirse son kalan 1.5 yılda daimi encümenler değişmeyecek ve seçimlere kadar götürecekler!diyorlar aslı astarı nedir henüz araştırmadım.
Mehmet Atak deyince ben birkaç kere düşünmek zorunda kalıyorum! Gölbaşı’nın en aktif ve en eski siyasetçilerinden olup bir türlü belediye başkanı olamadı. Sağ olarak bilinen birçok parti de aktif görev aldı. Girişken bir siyasetçi, kendini her zaman gündemde tutmasını biliyor. Kişiye göre şerbet veriyor! sözünün gerçek anlamda uygulayıcısı olarak görüyorum.
Yine Atak’ta takılıp kaldık, halbuki gündeme taşımak istemiyorum ancak yine de adam boş durmuyor kendini bir şekilde gündemde tutuyor…Baksanıza AKP’li meclis üyesi Fatih Duruay’ı her zaman desteklediğini ve görüşlerinin doğru olduğunu söyleyerek AKP’li bir siyasetçiye de sahip çıkacak kadar kendinden çok emin. İlginç değil mi, gündeme neden getiriyor! Daha önce de yapmıştı! Fatih Duruay’a baktığımızda 2014 yılı yerel seçimlerinde aday diye ismi geçiyor. AKP’de bazı muhalif gurup şimdiden yıpratma politikasına başlamış durumda zaten. Mehmet Atak’ta Duruay’a sahip çıkıp desteklemekle “MHP ile dirsek teması mı var acaba?” sorusunu gündeme taşıyor ve AKP içinde ki muhalif gurubun eleştiri yapmasına fırsat oluşturuyor. Ya da madalyonun ters tarafından bakarsak, Mehmet Atak AKP’ye de sıcak mesajlar göndererek, kendisini partiler üstü bir konumda göstermek istiyor.
Ne olursa olsun, bu zamandan sonra Mehmet Atak’ı kimse tutamaz! Daimi encümen oldu ki hele belediye den de çıkmaz! Siyaset adına her şeyi takip eder ve tüm yetkilerini/etkilerini sonuna kadar kullanacaktır.
Nereden bakarsak bakalım bundan böyle belediye de Mehmet Atak dönemi başlamıştır. Bundan sonra nere gider, nerde durur, ne yapar göremediğim için yorum da yapamıyorum!
Anlamak istediğim tek bir konu ise bu daimi encümenliği bugünlerde seçilmek için özellikle mi getirildi!
--- --- ---
Bir diğer konu da, Belediye meclisinde çok gereksiz önergelerin verilmesidir. Çoğu önergeler zaten belediye nin yapması gereken görevler olup, önergeye de gerek yok. Sanıyorum ki son 3 yılda belki 500 önerge verilmiştir. Bu önergelerin çoğu mecliste kabul edilmiştir ancak sonucu konusunda önerge verenler bile ne olduğunu bilmiyorlardır. Yani, madem önerge veriyorsunuz sonucu na da bakılması gerekiyor. Ancak, dediğim gibi gereksiz önergeler çoğunlukta olup, bugüne kadar meclis üyelerinin hiçbirisinin bir proje hazırlayıpta bu projeyi meclise taşımamışlardır.
----- ----- -----
Belediye imar müdürlüğü tam bir rant kapısı olup, siyasetçilerin çoğu gözünü bu müdürlüğe dikiyor, bu müdürlüğün projelerini inceliyor ve bunun üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu konu da haklıdırlar. Hani, kaza ile de olsa kalemin ucu bir planda hafiften bir kaysa birçok insan trilyoner olabilir. Nitekim bunlar hep bilirsiniz seçim zamanı ortaya çıkar ve muhalefet adına yazılır çizilir ya pek bir etkisi de olmaz, çünkü “demir tavında dövülür” atasözü boşuna söylenmemiştir. Sizlere şunu söyleyebilirim, imar konusunda yok şikayet ettik, yok mahkemeye dava açtık diyen siyasetçi varsa biliniz ki gayrıciddi bir iş yapmaktan öte bişey yapmıyor, sadece oyalıyor. Muhalefet yapacak adama o kadar çok malzeme var ki, hele de birazcık teknik konulardan anlıyorsa mutlaka soruşturma açılacak, suç kabul edilebilecek durumlar var. Haa bu illaki yeni değil, önceki dönemler içinde halen geçerlidir. Neyse, biz teknik konuları işin uzmanlarına bırakalım da Gölbaşı merkezde 10 katlı bina yapılıyor, nasıl yapılıyor diyen yok…Hem de önü de yeşil alan…Müteahhidi kim bilmiyorum ancak Öğretmenevi Sitesi’nin üst tarafında, öğretmenler ormanının önünde 10 katlı bina nasıl dikiliyor! Buradaki imar planı nasıl onaylandı! Özellikle yol mu geçirildi! Gölbaşı’nın en yüksek binası olarak tarihe geçecek.
Bunu da geçelim, imar yapılıyor. Mahalle olan köylerde imar yapılıyor. Her mahallenin eskiden bağ yeri olarak bilinen bağları varmış. Tapu da halen bağ yeri geçiyor. Ben diğer yerleşim alanlarını değilde, yaşadığım için Oyaca’yı ele alacağım. 10 metreye 88 metre uzunluğunda parsel olup hiç kullanışlı değil, bunlar yetmezmiş gibi yolu bile yok. Belki 100 yıl önce bağ yeri olmuş, yolu varmış ancak şimdi yolu yok, bağ yeri olarak kullanılmıyor ancak tapu da bağ yeri olarak geçiyor. İmar yapmaktaki amaç nedir? Kullanışlı olmayan arazileri kullanışlı hale getirmektir. Tutupta tarım alanlarını konut alanına açmak değil. Ben imar yetkililerinden şunu istiyorum, köylerde ne kadar böyle kullanışsız arazi varsa buraları kullanışlı hale getirin, yollarını açın da haklarını teslim edin…
--- --- ----
Turizm haftası gelmiş kime ne! Göl-Der Başkanı İsa Ömercan, Gerder Vadisi talan ediliyor diye!dikkat çekmiş! O da ne? misali Gölbaşı hiç hak ettiği yerde değil…
Belediye Turizm Komisyon Başkanıgeçen aya kadarMehmet Atak'tı, Valilikte ise yine bir Gölbaşılı Mehmet Deveci turizm komisyon başkanı bunlar bişey yapamadıktan sonra kim yapacak ki! Kim yapacak, Başkan Odabaşı da dert yanıyor, “Hak ettiğimiz yerde değiliz.”diye. doğrudur hak ettiğimiz yerde değiliz. İş yine AKP İlçe teşkilatına kalıyor. Birde Ankara İl de bile yöneticiler var. Hemen bakanlara bile ulaşabiliyorlar. Onu da bırakın İlçemizde ikamet eden bakan, milletvekili, üst düzey bürokrat vb. yeterde artar bile. ..Ancak bunlara proje de götürmek lazım. İşte proje götürecek kafalı adam lazım. Bir de gerçekten hizmet etmek isteyen siyasetçilere kalıyor ortalık.
Yoksa bir İsa Ömercan’ın girişimleriyle, Başkan Odabaşı’nın söylemiyle olmuyor bu işler…Hele ki şu Gölbaşı dışından gelen belediye birim müdürlerine sormak lazım bugüne kadar hangi projeyi ürettiniz? Hangisini gerçekleştirdiniz? diye…
Neyse, yaz yaz bitmiyor, bu can sıkkınlığıyla sanırım birkaç sayfa daha yazabilirim ancak hepsini birden tüketmeyim, birazda daha sonra ya bırakayım…
--- ---- ---
Yazım sanki hep belediye ve AKP teşkilatına ithaf eder gibi olsa da birazcıkta İlçe Milli Eğitim yöneticilerine değinmek istiyorum. Müdür Ümit Karabulut sanıyorum 7 yılı aşkın süredir ilçemizde görevde, Milletvekili aday adayı oldu, birçok siyasetçiden de fazla oy aldı yani...Şube Müdürlerinin çoğu da görevlendirme ile duruyor. Kamuoyunda konuşulan ise, ilçe yönetiminde siyasetin etkili olduğudur. Siyaseten atanan şube müdürleri ve yinekonuşulan İlçe Spor Müdürü Cengiz Şimşek Özden'in de siyaseten atandığıdır.Ancak, ben şunu söyleyim siyaset torpilli atansa da işin ehlidir. Yakışır. Ancak, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki koordinatörlük görevi ne oldu bilemiyorum, halen bu görev duruyorsa aynı zamanda İlçe Spor Müdürü olarak nasıl görev yapıyor!diye konuşanlara bir açıklama yapmak gerekiyor. Başka okul müdürleri 5 yılını doldurunca ilçe dışına gönderiliyorsa, şube müdürleri nasıl oluyor da 2 nci5 yılları olduğu halde görev alabiliyorlar? Bunlara da sanırım İl milli eğitim yetkilileri bir açıklama yapar diye bekliyoruz.
--- --- ---
Geçen sayımızda da gündeme geldi. Bataklık bölgeye yapılan Cemil Yıldırım İlköğretim Okulu'nu su basmıştı. Bu arada da müteahhit olarak bildiğimiz, hatta bizleri bile okulun müteahhiti olarak tanıştıran milli eğitim yetkililerinin sayesinde tanığımız firma yetkilisinin yasaklı olması ortaya çıkmıştı. Yasaklı olduğunu kabul eden firma yetkilisi "Ben bu okul inşaatını taşaron olarak aldım. Müteahhit değilim."dedi. Bizde müteahhidin bu samimi açıklamasını yazdık. Bunu da mı bizler takip edeceğiz anlayamadım ki ya, dedektifmiyiz, savcımıyı, daha önemlisi siyasiparti temsilcisimiyiz biz.. Gölbaşı'nın il Genel Meclis Üyeleri var. Bu ihaleyi yapan kurum olan İl Özel İdare Müdürlüğü'ne sorup soruşturup ne olduğunu kamuoyuna açıklamıyorlar. Yani, müteahhit firma temsilcisini doğru söyleyip söylemediğini bildirmiyorlar. Çünkü, bu İl Genel Meclis Üyelerinin böyle bir derdi yok. Okul suyun dibine girse ne olur, okul inşaatından demir çalınsa ne olur, okul müteahhit temsilcisi yasaklı çıksa ne olur! bunların öyle bir derdi yok.
Ne diyelim ki, ey halkım biz yazıyoruz,sorgulama kültürünü kaybeden halkımıza ne diyelim, çocuklar için, geleceğimiz için yazıyoruz...Kızım sana söylüyorum, gelinim sen duy! demekten artık bıktık ta...
Eh birde ne demiş, bazı kesimlerin anlamak istemediği,sevmediği, Nazım Hikmet: "sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.".
Sağlıcakla kalın.. |