|
||
Herkesin ibadeti kendine de, adaleti herkese, bilimi de insanlığadır... | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
SÖZ SÖYLEYİP, YAZANLARIN ÖNCE ADALETİNE BAKMAK LAZIM…
Gölbaşı’nın birçok sosyal ve siyasal aktif insanı ( yerli ve milli olmayınca mecburen) facebook/tıwıtır gibi sosyal medya hesaplarında sohbetlerini gerçekleştirirken enfazla yine dinsel konularda sözler sarfediyorlar, ne kadar imanlı! olduklarını birşekilde anlatmaya çalışıyorlar.
Bu sosyal ve siyasal dinamiklerin din sömürüsü yaptığını söylemekte haksızlık olur, Hafıza belleğinde bunlar vardır. Bu bir yaşam biçimidir, yetiştiğimiz, birbirimizden etkilendiğimiz yaşam biçimi olan kültürümüzün bir parçası da bu konudur. Gölbaşı, Türkiye’nin önemli bir model kentidir. Yani, Türkiye’nin genel birçok özelliklerini taşıyan bir yerleşim alanıdır. Yoksa, taa 20 yıl önce duyduğum Nurcu Cemaati’nin pilot bölgesi değil.
İşte bu “Model Kent Gölbaşı” için sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal dinamiklerin hepsinin yapabileceği konular var. Hiçbirşey yapılmazsa bile yazışmalarda, konuşmalar da, biraz daha bilinçli, inanç farklılıklarında birleştirici, uzlaştırıcı, kaynaştırıcılık...yapılabilir. Bir şey değiştirilebilir, her şeyi değiştirilebilir… Gölbaşı’nda çok önemli kurumların olmasının yanı sıra, her alanda önemli ülkenin değişik alanlarında yetişmiş, yönetmiş insanlarla halen yöneticilik yapanlar bulunuyor. Bu insanlarda ilçemizde yaşıyor ve bu insanlarla ne kadarda kopuk gibi görünse de yerel yönetim, görüşen, konuşan birçok Gölbaşılı var. Bu insanlardan yerel sosyal ve siyasiler yararlanamıyor. Hele ki iktidar partisinin bakanları, milletvekilleri gelip gidiyor, ya da yerel iktidarımızda sık sık hükümet yetkililerini ziyaret edip, sohbet ediyor, dertlerini anlatıyorlar… Onun içinde herkesin birbirinden alıp verebileceği fikirler var… Ve sosyal, siyasal dinamiklerin konuşmaları, yazışmaları çok önemli olup, hem topluma örnek olduğu gibi, hem de yöneticilere fikirler vermektedir. Bu anlamda ilçemizde birçok konuda kamuoyu oluşturulmasında fayda görüyorum. Dinsel konularda kendine misyon biçerek yazışmalar yapan ya da telefonla mesajlar çeken sosyal ve siyasal dinamiklerde çok önemli olduğunu söylemiştim. Ancak, söyleyen ve yazan bu insanları bende anlamaya çalışıyorum. Onun içinde önce en yakınındakinden, en uzağına kadar uyguladığı adaletine bakıyorum. Bu gerçekten imanlı şekilde mi konuşuyor, yazışıyor diye! Ya da şartlara göre mi !
KURAN-I KERİM’İN İBADET BOYUTUNUN YANI SIRA, SOSYAL BOYUTU VE TEKNOLOJİK (BİLİMSEL) BOYUTU DA VAR…
İbadet boyutu zaten bellidir. Yüzyıllardır bu konularda fetvalar veriyor, Müslümanlığı kendine misyon seçerek hareket edenler, günümüzde genelde karşısındakinin bu ibadet boyutuna bakarak notunu! veriyor.
İBADET BOYUTU, KİŞİNİN KENDİSİNE HİTAP EDEN BOYUTUDUR…
Ancak, sosyal boyutu konusunda kimse enerjisini yayıpta, bir sinerji oluşturulamıyor. Nedir bu sosyal boyutu diyen olabilir. Sosyal boyutu da “ADALET” olup, ibadet boyutunu yaşayanların, yayanların ve yazanların ADELETİ’ne öncelikle bakmak gerekiyor. İşte, benim yaptığım ilk şey bu. Önce, insanın adaletine bakıyorum. İnsanlara, topluma adaletle yaklaşabiliyor mu? Adaletini eşit şekilde uygulayabiliyor mu? Kul hakkı/İnsan hakkını koruyor mu korumuyor mu? yiyor mu yemiyor mu? tüm mesele bu.
SOSYAL BOYUTU, TOPLUMA HİTAP EDEN BOYUTUDUR.
Ve en önemli bir boyutu da teknolojik (bilimsel) boyutudur. Dinsel konularda söylem, eylem ve yazışma yapanların önceliği ibadet boyutu olduğu için bu boyut maalesef gündeme çok gelmiyor. Ondan sonra da diyoruz ki, Dünya daki Müslüman ülkeler niye geri kalıyor! neden birbiriyle savaşıyor!..diye yine kendi kendimize söylenerek avunuyoruz…
TEKNOLOJİK BOYUTU, İNSANLIĞA HİTAP EDEN BOYUTUDUR…
Bu temel bilgiler bir kere kulağımıza küpe olacak diyordu bize... Önce, insanın adaletine bakacaksın. Kul hakkı/İnsan hakkı yiyip yemediğine bakacaksın. Yöneticiyse de toplumsal görevi budur. Sonra ibadeti, Allah ile Kul arasında olup kendisi ilgili olup, bilimsel (teknolojik) boyutu da İnsanlığa hitap eden boyutudur .
Evet… Bunları küçükken köyümüzde bulunan kendini yetiştirmiş, kendini imana vermiş, bir aksakallıdan dinlemiştim… Kulağımda küpe misali durur. Ve kendi ibadetini yaparken, başkalarını dinsiz, ateist, inançsız diye yaftalayıp, din simsarlığı yapan, din misyoneri gibi çalışan, kimi zaman namaza davet ederken, kendi reklamını da yapan kişilerin öncelikle adaletine bakmak lazım önce egolarından arınmış insan mı diye... Adalet, Kuran-ı Kerim’in sosyal boyutu’na, sonra da insanlığa hizmet olan teknolojik boyutuna hizmet ediyor.
Ve son söz. "Dinden çıktım bilime vardım, Bilimden çıktım dine vardım"! özlü sözünde anlattığı gibi. Bu tekamül/değişim/gelişim/dönüşüm/yaşanacak. Yeterki, her bir insana eşit şekilde adalet içinde hizmetin/davranışın olsun. İşte dinin temelinde bu var. Bize öğretilen budur...
Selam ve saygılarımla Bayram Türkmez 29.02.2016
GÖLBAŞI'NDA KİM NE KONUŞTU: www.ankaragolbasitv.web.tv tıklayın
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.