|
||
Korku üzerine kurulu siyaset bu milleti canından bezdirir... | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
İt izi, at izine karıştığı bu dönemde bizim gibi vatandaşlar ne yapacak! Artık bırakın gazeteciliğimizi filan, bir vatandaş olarak nerede duracağız, nasıl düşüneceğiz, hangi yönde karar vereceğiz! Birçok insan gibi bizimde aklımız karışık. Türkiye’yi yöneten iktidar ve muhalefet parti yöneticilerini dinlediğimiz zaman tüm konuşmaları bir korku üzerine kurulu olup, “Ver korkuyu al oyu” misali ile kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu millet nereye kadar, ne zamana kadar korku verilerek dizayn edilecek! Onu bizim bilmemiz mümkün değil. Biz, okyanusta bir damla, deniz kıyısında bir kum tanesi kadar gücü olan, etkisiz eleman gibi neler olup bittiğini anlamaya çalışan, ne iktidarın siyasi görüşüne, ne de muhalefetin siyasi görüşüne tümden taraf olmadan, kendimize göre iyi olanları alıp, kötü olanları atarak sadece ve sadece yaşadığı bölgeye fikirleriyle hizmet etmeye çalışan, zaman zaman da ülkesi ve milletinin bekası için endişelenen insanlarız. Bizim fikirlerimizin kaynağı Gölbaşı olup, Gölbaşı halkının, siyasilerinin ve diğer toplum dinamiklerinin görüşleri, duruşları, davranışları…sonucu ortaya çıkmakta olup beslendiğimiz alanlar bunlardır. Gölbaşı’lı dinamiklerinin sessizliğinin temelinde iktidar ve muhalefet temsilcilerinin korku tohumları ekmesi etkili olup, insanlarımız hür iradelerini, hür vicdan seslerini ortaya koyamıyor. Çünkü, iktidar yöneticileri de, muhalefet yöneticileri de diyor ki; Bu anayasa değişikliği paketi geçmezse/geçerse bu ülke bölünür. Muhalefet diyor ki; Aha ekonomi batıyor, kötüye gidiyor, dış borçlanmalar olacak, hatta fona devredilen ticari kamu kuruluşlarının sonu duyun-u ümumiye'dir... Bir ekonomik korku da böyle veriliyor... Yani, siyasi ve ekonomik korkular üst üste bindirilince artık korku tünelinden geçer gibi olduk! Herşey güllük gülistanlık mı desek, o da değil ancak birlik, beraberlik, bütünlük her zaman bu milletin moral değerlerini yüksek tutacaktır... Evet… Ülkesini ve milletini düşünen, bütünlüğü için çaba sarfeden her iki kesiminde endişesi var. Bu endişeleri gidermek Devlet yetkilileri başta olmak üzere hükümetin de, muhalefetinde görevidir. Seçimleri, tercihleri… korku üzerine kurmayalım, geleceği korku üzerine inşaa etmeyelim.. Zira, bir atasözümüz var. “Korkunun ecele faydası yok” diye… Mevlana der Ki; Her şey üstüne gelip,Seni dayanamayacağın Bir noktaya getirdiğinde, Sakın vazgeçme!…. İŞTE ORASI KADERİNİN DEĞİŞECEĞİ NOKTADIR...
Çünkü, bu korku da bir yere kadar olacaktır ancak bu zamana gelinceye kadar da kaybeden ülke ve millet olacaktır. Onun için, hertürlü propagandanın temelinde olan bu korkuyu ortadan kaldırmalıdır siyasetçilerimiz, insanlarımıza güven içinde olduklarını ve güvenli yarınların bizleri beklediğini anlatabilmeli, insanlarımızın geleceklerinin karanlık olmayacağını gösterebilmelidir… Hem iktidar, hem muhalefet parti temsilcileri bunları yapabilmelidir. Ülkemizin zor günlerden geçtiği ortadadır. Ortaya çıkan Feto Terör Örgütü ile mücadele de iktidarın haklı gerekçeleri vardır. Ancak, mücadele de bazı eksiklikler olduğu da ortadadır. Bu Feto Terör Örgütü elemanları bugüne kadar siyasetten beslenmesine rağmen, siyasi ayağına hiç dokunulmamış, ticari ayaklarından bir ses çıkarılmamış vaziyette bir eksiklik olduğu vatandaşlarımızı da düşündürüyor ve mücadele deki gevşekliği gösteriyor. İktidar partisi temsilcileri zaman zaman açıklıyor. Feto Terör Örgütü ile bugüne kadar yapılan mücadele sadece buz dağının bir bölümü…diyerek daha çok şekilde mücadele verilmesiyle ancak sonuç alınacağını, hatta hayal bile edemiyeceğimizi açıklıyorlar. Belli ki bildikleri bir şey var. Vatandaşlar olarak bunu yorumladığımız da, siyasi ayaklarının güçlü olmasından (Milletvekillleri, Belediye Başkanları vs.) bahsettikleri yorumunu yapıyoruz. Ve şu konuşuluyor. “Şimdi iktidar partisi kendi içindeki fetocu milletvekilleri ve belediye başkanlarını alsalar ortada hükümet filan kalmaz. Sadece hükümet kalmamazlığı ile sınırlı kalmaz birde kaos olur…” iktidar partisini destekleyenlerin çoğu bu anlamda yorumlar yapıyor. Zira, bu yorumu destekleyenler arasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de var olup, Anayasa değişikliği paketine neden EVET dedikleri konusundaki konuşmalarında sık sık” FETO VE PKK Terör örgütlerinin yok olacağını, üyelerinin de kaçacak delik arayacalarını” söyleyip pakete destek istiyor. İktidar partisi temsilcileri de hemen hemen aynı söylemi yapıyor, paketi desteklemeyenleri “Hainliklerle aynı safta durmakla” itham ediyor. Çünkü, kendilerine göre bu paket hain olan terör örgütleriyle mücadele için hazırlanmış! İddiasında bulunuyorlar. İşte tüm mesele burada… Bu anayasa paketi değişikliği FETO ve PKK gibi yani, etnik ve dinsel bölücülerin, hainlerin yok edilmesi için mi var? Zira, bu paketin demokrasi adına katacağı pek bir şey olmadığı toplumun büyük bir kesimi tarafından inanılıyor. Onun içinde şu anda HAYIR cılar fazla görünüyor... Bu paket terörün bitirilmesi üzerine kurulduysa o zaman EVET’çilerin de, HAYIR cılarında en çok yoğunlaşacağı düşünce bu olmalıdır. Bu Anayasa Paketi FETO, PKK, IŞİD/DAİŞ…vs. gibi terör örgütleriyle mücadele için hazırlandıysa, şu andaki mevcut sistemle bunu gerçekleştirmek mümkün mü? Mümkün se neden mümkün, mümkün değilse neden mümkün değil? Bu konu da düşünceleri ortaya koymak lazım. İyi niyetli vatandaşlarımızın yine diğer başka bir konuşması ise şudur: “Ülkemiz ekonomik sıkıntılara doğru sürükleniyor, sömürge ülkeleri Irak, Libya, Suriye…gibi şimdi Türkiye üzerinde oyun oynamak istiyor. ABD Suriye de ve Irak’ta Kürtleri destekliyor. İran’la göstermelik ağız dalaşı yapıyor ve oyunu Türkiye üzerine kuruyor. Türkiye ‘de bu oyunu bozmak için şimdiden tedbirlerini almaya çalışıyor! diyerek hükümetin anayasa değişikliğinin bu konuyla da ilgisi olduğunu belirtiyorlar. Şimdi, anayasa değişiklik paketi bir güvenlik paketimidir? Değişmesi istenilen maddeler bu güvenliği sağlıyor mu? Bu konuya da yoğunlaşıp düşünceleri ortaya koymak lazım. Anayasa paketine HAYIR diyen insanlarımız şu an için çoğunlukta, Tek adamlık devrinin başlayacağını savunup, demokrasiden uzaklaştırıldığını ve böyle bir sistem geldiğinde ülkenin nereye götürüleceğinin belli olmadığını söylüyorlar. EVET'çiler, Başkanla, TBMM üyelerinin aynı anda seçileceğini belirtip, bu anayasa değişikliği onaylanırsa isteyen başkana oyunu versin, isteyen istediği milletvekili partisine oyunu versin...Yani," Hem başkana, hem de milletvekili için aynı oyu kullanmak zorunda değil" diyerek demokrasinin işleyeceğini belirtiyorlar. HAYIR'cılar buna da "yine kaos olacaktır" anayasa değişikliğinin ne anlamı kalır! şeklinde cevap veriyor... Zira, HAYIR'cıların temel düşüncelerinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a olan güvensizlik yattığını da her daim dillendiriyorlar. Gerçi, peşinden de ekliyorlar “bir başkası içinde olsa bu partili cumhurbaşkanlığı sistemi olmaz.”diye. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önceki söylem ve eylemlerini öne sürerek bir güvensizlik ortaya koyuyorlar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bazı konularda “yanıldık, kandırıldık” gibi açıklamalarını da örnek olarak veriyorlar. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugüne kadar ki duruşuyla, en kritik dönemlerde AK Parti’nin yanında olduğunu hep göstermiştir. Ancak, her defasında da “Ne Mutlu Türküm Diyene…” diye haykırarak topluma mesajını vermiştir. Birbirlerine daha önce çok ters konuşmalar yapan bu liderler, bugün birbirlerini destekler mahiyette açıklamalar yapıp, ortak amaçta buluştuklarını gösteriyorlar. Bu ortak amaç, kimine göre zor günler bekleyen Türk Devleti ve Milleti’nin Bekası için, kimine göre de, “ABD gibi sömürge ülkelerinin bir oyunu olup, devletin ve milletin kaosa sürüklenmesi için… İşte, tüm mesele burada… Şu anda kararsızlar da oldukça fazla olup, herkes anlamaya çalışıyor. Bu anayasa paketi bu ülkeyi ve milleti nereye götürür? Nereye kadar taşır? Devletin ve Milletinin birliği, dirliği, bütünlüğü için yani bekası için nasıl bir katkı sağlar? Bilinen ve bilinmeyen bölücü, yıkıcı iç ve dış terör örgütleri için böyle bir paket gereklimidir yoksa başka tedbirler olabilir mi? Bu anayasa paketi onaylanırsa Ortadoğu da örneklerini gördüğümüz Libya’nın Kaddafisi, Irak’ın Saddam’ı ya da Suriye’nin Esad’ı gibi 10 yıl sonra sorunlar yaşanır mı? Bu anayasa paketi Demokrasiye ne kadar hitap ediyor ve demokrasi askıya alınıyorsa ülkemiz ve milletimizin birliğine, dirliğine zararı olur mu? Olursa ne olur!.. Anayasa paketi yüzde 55 ile ister onaylansın, ister onaylanmasın sonucunda bu milletin tümünün uzlaştığı bir paket olacakmıdır? gibi birçok sorular sorabiliriz yeter ki cevaplarını bulalım… İt izinin, at izine karıştığı bu dönemde bu soruların cevaplarını da bulmak bizler için çok güç olacak. Zaten, korku üzerine kurulu bir siyasette sağlıklı düşünmekte zor olup, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışana kadar enerjimiz kalmayacaktır… Bu ülkede yaşayıpta Türk bayrağının gölgesine sığınan ve bu benim bayrağım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti benim vatanım diyen her insan bu milletin bir parçasıdır. Ve siyasilerimize düşen görev ise; bu milletin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü sağlamaktır. Evet’çiler, Hayır’cılar arasında kutuplaşma, ayrıştırma, ötekileştirme…gibi bölünmelere fırsat vermemektir. Ülkemizin zor günlerden geçtiği ortadadır. Ancak, bu zor günlerin en kolay çözümü de birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü bozmamaktır. İt izinin, at izine karıştığı bu dönemde bizim izimiz Anayasanın ilk dört maddesi olup, gerisini bizlerde umudumuzu yitirmeden anlamaya çalışıyoruz… Ve hem kendimizin, hem de vatandaşlarımızın düşüncelerini yazmaya devam edeceğiz...
Selam ve Saygılarımla Bayram Türkmez 09 Şubat 2016 |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.