|
||
İnsan Hakları Günü'ndü susmadılar | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Basın İş Sendikası “10 Aralık İnsan Hakları Günü” ile ilgili basın açıklaması yaptı.
ONURLU BİR ÇALIŞMA YAŞAMI, EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul etmiştir. İnsan Hakları Bildirisi ile dünyadaki bütün insanların, sadece insan oldukları için özgür ve eşit olduğunu ve hiçbir insanın ayrımcılığa maruz bırakılamayacağını ortaya koymuştur. Bu önemli bildiri insan haklarının her geçen gün daha fazla ihlal edildiği ülkemiz için güncelliğini ve önemini korumaya devam ediyor.
İnsan Hakları Bildirisi ile;
İnsanın yaşama hakkına saygı gösterilmesini,
Kadın ve erkeğin eşitliğini,
Yasal ve siyasi haklarla birlikte, ekonomik, toplumsal, kültürel haklarına da saygı gösterilmesini,
Özgürlük ve güvenliğin sağlanması, düşünce, din, vicdan, toplantı-gösteri, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının güvence altına alınması sağlanmıştır.
İnsan Hakları Bildirisi’nin yayınlanmasından bugüne kadar geçen 67 yıla rağmen maalesef ülkemizde insan hakları hala güvence altında değildir. Ülkemizde insan hakları ihlalleri cezalandırılmamakta ve adalet mekanizması işlememektedir.
İktidar 12 Eylül darbecilerini bile gölgede bırakmıştır. 12 Eylül dönemini aratmayan yasalar ve uygulamalar ile tüm kararlar tek bir kişi ve onun emrindeki hükümet tarafından alınmaktadır. 12 Eylül`ün yarattığı korku atmosferine geri dönülmüştür. 12 Eylül generallerinin bile kaldırmaya cesaret edemediği kıdem tazminatına göz dikilmiştir.
İnsan haklarının hiçe sayıldığı ülke içinde sıkıyönetim uygulamaları, yasaklar, baskılar sürerken, ülke dışında da uluslararası kirli savaş siyaseti sürdürülüyor.
“Halkın doğru haber alma hakkı” çerçevesinde mesleklerinin gereği olarak eleştirel haberler yapan basın yayın kuruluşları çeşitli yollarla cezalandırılıyor.
Barışı savunanlar öldürülüyor. Siyasal iktidar tüm toplumsal muhalefeti ceza ve tehdit ile korkutmak ve sindirmek istiyor. Yaşam hakkı sokağa çıkma yasakları gibi uygulamalarla ihlal ediliyor.
Sistematik ve ideolojik olarak kadın kimliğine yönelen saldırılar artarken adalet ise sınıfta kalmaya devam ediyor. Erkek şiddeti sadece evde ve sokakta değil, işyerlerinde de yaygın bir sorun olarak yaşanıyor. İşyerinde kadınlara yönelik şiddet; fiziksel şiddet, mobbing veya cinsel taciz şeklinde yaşanıyor.
Sendikal faaliyetleri engelleme, sendika üyelerine uygulanan baskı ve sürgün, meslek örgütlerinin demokratik haklarını kullanmasını engelleme gibi insan hakları ihlalleri her geçen gün artıyor.
İşçilerin çalışma koşulları ülkemizde bir insan hakkı sorunu olarak devam ediyor. İnsan onuruna aykırı çalışma biçimi olan kayıt dışı ve taşeron istihdamı kural haline geldi.
Çıkarılan yasalar ile en temel haklardan biri olan örgütlenme özgürlüğü engellenirken, örgütlenenler hapis cezalarıyla yargılanıyor. İşçilerin grev hakkı engelleniyor.
Çalışma saatlerinin en uzun olduğu, sendikalaşmanın en düşük olduğu bir ülkedeyiz. Her yıl binlerce işçinin iş cinayetlerinde öldüğü ve ucuz emek politikalarının geçerli olduğu, sendika üyesi oldukları için işten atılmaların olduğu bir ülkede insan haklarından söz etmek elbette zor.
Sendika hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı insan hakları açısından oldukça önemlidir. Çalışan sınıflar bu hak sayesinde diğer sosyal haklara kavuşma imkânını bulabilirler. Çünkü sosyal haklar bir "lütuf" değil, sosyal, sınıfsal mücadele ve kolektif eylem sonucu elde edilen haklardır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan hak ve özgürlükler temelinde taşeronsuz, güvenceli, sağlıklı, onurlu bir çalışma yaşamı için eşit, özgür, demokratik bir Türkiye mücadelemiz devam edecektir. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.