Gölbaşı’nda yaklaşık 100 yıldan beri ilaç kullanılmamış toprakların (bağ yerlerinin) atıl durumda bırakıldığını ve bu bağ yerleri ile ilgili proje üretilmesi gerektiğini yazmıştım.
Atıl durumda kalmasının en önemli nedenlerinden birisi kadastro yollarının olmayışı olup, su sorunları ise ortak sondaj ile çözülebileceğini de belirtmiştim. Bu konu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na BİMER aracılığı ile yazdım. Bu bağ yerlerinin atıl durumda kaldığını, organik tarım için bulunmaz fırsat olduğunu ve kadastro yollarının olmadığını vs. anlatarak bu konu da herhangi bir çalışmanız ya da projeniz varmıdır? diye sordum.
(Buradaki sorun kolayca da aşılabilir imar geçirilerek ancak bağ alanından çıkıp, konut alanına dönüşür bunu söylemedik ancak bu konu da da görüşmelerim oldu.)
Neyse; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan sırayla şu kurumlara yazı gitti; Ankara Valiliği’ne, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne, İmar Planlama Şube Müdürlüğü’ne, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne, Ankara Valiliği’ne ve Son olarakta Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü’ne yazımızı elektronik posta ortamında gönderdi.
Ankara Valiliği Kadastro Müdürlüğü tarafıma bir yazı gönderdi. Ayrıca, buradan gelen bir yetkili ile de Gölbaşı Kadastro Müdürlüğü’nde görüşerek bilgi alıp, bilgi verdim. 1954 yılında yapılan planlara baktık ve geçen yıl yapılan yenilemeyi anlattılar. (Bu duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.) Ancak, yetkisizlikten dolayı soruna çözüm getiremediler ve çözümde sunamadılar. Yetki ve etkilerinin 1954 yılında yapılan kadastro planını aynen korumak olduğunu belirterek, Ankara genelinde başlatılan yenileme çalışmalarında bugüne kadar 150 bin dönüm alanda kadastro çalışmaları yapılmış ve bir 150 bin dönüm arazide daha yenileme çalışmaları yapılacakmış…
Ben, Ankara İl Müdürlüğü’nden gelen yetkiliye şunu dedim. “Madem kadastro yenilemesi yapıyorsunuz, en azından yol paylarını da bıraksanız insanlar bu arazileri kullanabilse, 2. Bir iş çıkmasın kimseye ”dedim ancak kanunu anlatıp yetkilerinin olmadığını belirtti. Telle çevrilen ya da 80 cm. genişliğinde yollar genişletilemezmi ? dedim ona da “kamu adına arazi sahibinden muvafakat alınması lazım, onu siz alacaksınız” dedi.
Bu da bana ters geldi, Kamu adına şahıslar neden muvafakat alsın ki? Kamu adına, kamu almalı, ben o yolun kendi adıma alacaksan yarın bende o yolu kapatabilirim, çevirebilirim ve diğer arazilere geçişi engelleyebilirim! Onun için en güzeli kamu adına, kurum yapmalıdır? Dedim ancak yine de yetkilerinin olmadığını belirtti. Kamu adına muvafakat vermez ise yenileme çalışmaları yapılmasından 10 yıl içerisinde mahkemeye dava açıp yol hakkı isteme hakkımın olduğunu da ayrıca yazılı olarak bildirdiler… Yani, kadastro müdürlüğü bu sorunu çözmüyordu.
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na yazımı biraz değiştirerek yazdım. Atıl durumda kalan bu bağ yerleri için bir projeniz var mı? diyerek aynı durumu anlattım.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sırasıyla; Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’ne, Tarım Arazileri Değerlendirme Genel Müdürlüğü’ne, (bu arada tekrar bakanlığa gidip geldi yazı), Bakanlık yeniden, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne, Tarla ve Bahçe Bitkileri Daire Başkanlığı’na ve sonunda da Tarım Havzaları Daire Başkanlığı’na yazımı gönderdi.
Buradan henüz bir açıklama gelmedi ancak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in geçen hafta bir açıklaması oldu. “ Bir karış dahi toprak olsa, bunun üretime kazandırılması konusunda yasal düzenlemeyi parlamentoya getireceğiz..” diyor… Bu konu bu düzenlemenin içerisinde var mı bilmiyorum, ancak bu düzenlemenin içerisine girmesinde fayda var. Tabi, burada Yerel yöneticiler, Siyasilerimiz başta olmak üzere, STK’lara da görev düşüyor…
Durum bu olup, bu temiz toprakların üretime açılması için yapılacak yol-su gibi altyapı çalışmaları organik tarım açısından önemli olduğu gibi, insanlarımızın sağlıklı beslenmesi açısından da, arazilerin boş durmaması açısından da...vd. nedenlerden dolayı önemlidir.
Bu konu da Belediye yetkilileri ne yapabilir diye görüştüm. Belediye Başkanı Fatih Duruay’a durumu anlattım ve beni İmar Müdürü Sadettin Saraçbaşı’na yönlendirdi. İmar Müdürü’ne durumu anlattım, beni Gölbaşı Kadastro Yetkilisi Can Bozdemir’e yönlendirdi. Kadastro Müdürü ile görüştüm “bu bizim işimiz değil.”dedi. İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Güven Alpsoy ile görüştüm. Müdürlüğün böyle bir yetkisi ve etkisi olmadığını belirterek, Ankara İl Müdürlüğü’nde bazı yetkililerle görüşmemi önerdi…
Başkan Yardımcısı, Belediye İmar Müdürü Sadettin Saraçbaşı’na “İmar planlarında bağ-bahçe yerleri için bir yönetmelik, kanun, yasa var mı? buralarda bir proje uygulayabilirmiyiz? Bu toprakları nasıl işletebiliriz? Bu konularda bir çalışma olabilir mi? diye sordum. Kendisi, imar geçerse ancak buralarda yol, su ve altyapı sorunlarının çözülebileceğini belirtip, bu imar geçmesininde çok zor olduğunu, zemin etüdü vs. işlemlerinin çok para ve zaman aldığını belirterek umutsuz bir, şu an mümkün olmayan bir durum olduğunu belirtti. Buralardan bir netice alamayınca Bakanlıklara yazdım...
Aslında, imar geçmesi benim de işime gelmiyor çünkü, imar geçse bağ bahçe vasfından çıkıp konut alanı olacak ayrıca vatandaşın arazininin en az 1/3 ü kamuya giderek küçülecek. İmar yasasında ya da imar dışı yapılaşmalarda bunlarla ilgili bir hüküm, bir mevzuat vs. var mı? Vatandaşın arazisinden yüzde 35-40’ı kamuya ayrılmazda, yüzde 5-10’u yol vs. için alınarak daha az bir arazi kaybı olur. Sonucunda burası rantabıl bir yer olmayacak, bağ bahçe olacak..
Şimdilik durum böyle olup, bundan sonra ne olur bilemiyorum.
Ancak, bu konunun üzerinde Belediye yöneticileri başta olmak üzere, meclis üyeleri, siyasi parti temsilcileri, STK lar durabilir. Belediye Meclis üyeleri bazen önerge veriyorlar şurda şu konunun araştırılmasını, sorunlarının giderilmesini vs. deyip, birde bağcılık yapanların, yapmak isteyenlerin sorunları araştırılıp, bir rapor tutun,kamuoyu ile paylaşıp, ilgili ve yetkili mercilere gönderilebilir..vs.vs.
Selam ve Saygılarımla 04 Ekim 2016 Bayram Türkmez |