|
||
Gölbaşı'nda yabancı kelimeler yazılı tabelalar kaldırılacak mı! | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Öncelikle tüm okurlarımızın Ramazan ayı bereketli olsun…
Kökü Arapça olan ancak halkımız tarafından kabul gören ”Mübarek” kelimesinin Türkçe karşılığı bereketli, Kutlu… gibi anlamları var. Yani, Ramazan ayınız bereketli olsun, Ramazan ayınız kutlu olsun, demek aynı anlamı taşımaktadır. Kelimeler gibi toplumlarda yani bizlerde hep birlikte büyümüşüz, gelişmişiz, Kardeş olmuşuz, akraba olmuşuz, soydaş olmuşuz, özümüzü bulmuşuz... Türkçe’de böyle bir şey… Bunun bir adı da kültürel turancılık olup, Türkçe’nin zenginleştirilmesinde katkıları olmuştur. Ancak, yabancı kökenli kelimeler, Türkçenin yazım ve okunuş özelliğini kaybetmeyecek şekildeyse kabul görmektedir. ÜRETİM YOKSA TÜRKÇE KÖKENLİ KELİMELERDE YOK OLUYOR... 30 yıl öncesinin köylerinde kullanılan kerpiç ve höllük kelimeleri düşünelim… Şimdi, kerpiç ev gündemde hiç yok dolayısıyla “Kerpiç” kelimesini günümüz kent çocuklarının çoğu bilmeyebilir, Höllük toprağı ile yenidoğanların altı bezlenirdi. Şimdi, bunların yerini sektörler aldı. Höllük ya da Kerpiç ancak birkaç Türkü de kaldı. İşte, Türkülerimiz de bu milletin kültürel taşıyıcılarıdır, tıpkı diğer sanat kolları gibi. Sonucun da Türk medeniyetinin varlığını devam ettirir. Bunun için önemlidir, her kelime… Bir Azerbaycan halkını düşünün, televizyonlarını izleyin konuşmalarının çoğunu anlarsınız. Bu milletin gücünü, ortak kültürünü ve tarihsel bağlarını gösterir. Veya diğer Türk Devletleri ve topluluklarında birkaç tane ortak kelime ile karşılaşmak bir Türk için gurur vericidir. Onlarla köklü bağlarını gösterir. Onun için önemlidir Türkçe’yi korumak, geliştirmek ve evrensel diller arasında yaşamasını sağlamak. Bugün birçok yabancı kökenden oluşan Türkçe kelimelerle karşılaşıyoruz. Bunlar aynı Türkleşen toplumlar gibidir. Bizden biridir. Bu konu da bir sıkıntı yok. Sıkıntı; bu yabancıları Türkçeleştirirken kendi öz dilimizi de kaybetmeden gerçekleştirmenin yollarının azaldığıdır. Bu da üretim ve ekonomiyle de ilgili, basın yayın organlarının etkisini de unutmayalım. Toplumun önüne geçen temsilcilerin kullandığı kelimeler hepsi birer model gibi karşımıza çıkıyor. Birçok televizyon kanalındaki sunucular okul yarı yıl tatillerinde “sömestr tatili” filan diyor, bunlar zorlama ve yabancı sempatizanı, son yıllarda birde “Moderatör” diye bişey türettiler, yönetmense yönetmendir, sunucuysa sunucudur…zorlamaya gerek yok. Nüfus cüzdanımızı veya başka bir şeyimizi kaybettiğimizde gazete ilanı verilecek bakıyorsun Türkçeyi savunan gazetelerde bile “Zayi” kullanılıyor. Arapça kökenli “zayi” yerine, anamızın sütü gibi ak ve helal olan “kayıp” de, onu demiyorsan, hepimizin kullandığı “yitik” diye yaz ki özümüzü kaybetmeyelim… Gölbaşı’nda son zamanlarda başta Esnaflar Odası Başkanlığının sosyal tesisi olan Belediye den kiraladığı Alparslan Türkeş Parkı içindeki çay bahçesine CAFE-BİSTRO demesini eleştiriyorum. Başka, özel işletmelerde bu BİSTRO adını kullanmaya başladı. Ne heveslilermiş bunlar 3-5 kuruş kazanacağız diye böyle Türkçe’yi katletmeye anlaşılır değil. Birde gidip tanımaya çalışsan milliyetçiliği kimseye bırakmazlar belki de bu insanlar. Bazı yabancı kökenli kelimelerin Türkçeleşmesi, toplumda kabul görmesi kolay da, Bistro gibi, sömestr gibi... Türkçeleşmeyip sırıtan birçok kelimeler de var. Kahve, Kahvehane, Kıraathane…vardı eskiden şimdi bunların adı da anılmıyor. Ben hep şunu savunmuşumdur. Türkiye’de kullanılan Türkçemizde karşılığı olmayan kelimeler varsa hemen Türk Devlet ve Topluluklarına bakacaksın orada ne deniyorsa onu alacaksın ki ortak kültürümüz ve bağımız aynı zamanda gelişsin. Son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da Türkçe konusunda hassas olduğunu her konuşmasında söylüyor. “Belediyelere de söylüyoruz yabancı yazılı tabelaları kaldırın..” diye de anlatıyor. Son olarak Arena isminin spor alanlarından kaldırılması talimatını verdi. Bu durum önemli bir gelişmedir. “2017 yılı Türk Dili – Dilimiz Kimliğimiz”dir kampanyasını himayelerinde başlattı. Madem, böyle güzel bir düşünce ve kampanya başlamış o zaman en başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönül veren insanlar, hele ki gençler olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar üzerine düşeni yapmalıdır. Böyle bir kampanya başlattığı içinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Şimdi, böyle bir kampanya yı başlatması kendini muhalif gibi gören siyasi kesimler tarafından da desteklenebilmelidir. Çünkü, onların siyasetine ve amacına da hizmet ediyor. Çünkü, mesele artık memleket meselesidir... Türkçe’nin yaşaması, korunması Türk Milletinin yaşaması ve korunmasıdır. Türkçe kurallarına uygun şekilde bugüne kadar toplum tarafından kabul görmüş yabancı kökenli olupta Türkçeleşmiş kelimeleri de zenginliğimiz olarak kabul edeceğiz. Toplumun bazı kesimleri ağırlıklı olarak Arapça kökenli Türkçeleşmiş kelimeler kullanıyor, özellikle muhafazakar kesim bunu yapıyor. Bazı kesim de Türkçe kökenli kelimeleri kullanmayı tercih ediyor. Bazı fitneler bu farklılıkları kullanabiliyor. Bu zenginliğimizin bizleri bölmesine, birbirimize düşürmesine, kin ve nefret tohumları ekilmesine fırsat vermemesine dikkat edeceğiz. Temel kuralımız; öncelikle Türkçe kökenli kelimeleri atlamadan, yok etmeden, unutturmadan, göz göre göre yabancı kelimelerin altında ezdirip, işgal ettirmeden bu zenginliklerimizi koruyacağız… En büyük milliyetçilik, ulusalcılık, milletseverlik örneklerinden birisinin bu olduğuna inanıyorum… Türkçe’yi konuşurken sadece anlamak yetmiyor, onun ruhunu da yaşatabilmek lazım, enerjisini de alıp, topluma yaymak gerek…
Selam ve Saygılarımla Bayram Türkmez 29 Mayıs 2017
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.