Moved Permanently

Gölbaşı’mızın Milli Mücadele/İstiklal Harbi’nden kalan o kadar çok değerleri var ki, şimdi sizlere bu değerlerden İstiklal Madalyası sahibi Halil Karaağaç'ı ve bu madalyayı gögsünde gururla taşıyan oğlu Abdullah Karaağaç'ın kısa hikayesini anlatacağım.

İstiklal harbinde birçok cephe de savaşmış, en son olarak Sakarya Muharebesi’nde Yunanı da İzmir’e kadar kovalamış sonucunda 5 yıl askerlik yapmış ve gazi olmuş 77 yaşında vefat etmiş Kömürcülü Halil Karaağaç’ın öyküsünü İlçemiz Örencik Mahallesi’nde büyüyen 77 yaşındaki oğlu Abdullah Karaağaç’tan gururla dinlerken, karşılıklı olarak duygusallaştık.

1901 yılı doğumlu olan Halil Karaağaç’ın İstiklal Madalyası bulunuyor. Ancak, bu madalya 1977 yılında vefatından 34 yıl sonra oğlu Abdullah Karaağaç’a veriliyor. Askerlik Şubeleri arasındaki yazışmalardan kaynaklı bir sorundan dolayı geç verilen İstiklal Madalyası’nı gururla göğsünde taşıyan Abdullah Karaağaç duygusal duruşuyla şöyle diyor.

“Babam, Milli Mücadele döneminde 5 yıl askerlik yapmış. En son Sakarya Muharebesine katılmış. Birçok görevler yapmış ancak son olarak sahra topçusuymuş.

Bizlere çok hikayeler anlatırdı. Derdi ki, “Oğlum siz yokluk görmediniz. Biz, at dışkılarının içinden arpaları toplar, yıkardık, kaynatırdık yerdik.Ayaklarımızda çarık vardı ancak o çarığın tabanı yırtık, söküktü.”diyerek yunana karşı nasıl savaştıklarını da anlatarak şöyle derdi. “Burada kurduk sahra topunu, İngilizlerin 6 yılda yaptıkları siperleri biz 2 saatte söktük. Darmadağan ettik siperleri Kocatepe de, Atların nallarına elbiselerimizi çıkarıp sarardık düşmana doğru giderken nal sesi duyulmasın diye…”çok hikayeleri de, Atatürk le ilgili de bize okurdu. Savaş yerlerini hep gezdim.”

“Atatürk bir dâhidir” derdi. Ve bize Atatürkle ilgili şu şiiri ağlayarak okurdu, ben bunları ezbere biliyorum, hatta birkaç yıl önce bir cumhuriyet töreninde okumak istedim de programda yokmuş okuyamadım.

Yine yükselecek Türk Hava Kuşu,

Saracak ordular düzü yokuşu,

Aldı Anadoluyu barut kokusu,

Vatanı kurtaran Kemal Atatürk.

Yunan çephesinde çok çekti zahmet,

Aslanın yurduna tilki girermi,

Girse bile tüylerini dürermi,

Alçak Yunan bu sefayı sürermi,

Vatanı kurtaran Kemal Atatürk.

Yunan cephesinde çok çekti zahmet,

Eğil dağlar eğil, geçeceğim izmir e,

Şu alçak Yunanı dökeceğim denize,

Vatanı kurtaran Kemal Atatürk

Yunan cephesinde çok çekti zahmet.

Babam, 1977 yılında vefat etti. 5 yıl kanser hastası olarak yaşadı ancak hiç yatmadı. Ben o dönem Maden Tetkik Arama da sondaj işlerinde teknik personeldim ve Türkiye’de gezmediğim yer kalmadı. En son Bursa’da sondalama işleri yaparken geldim. Hiç unutmam, rahmetli babam bahçedeki domatesin üzerine taş düşmüş, onu al”dedi bana, ben de taşı aldım ve gelirken “annem babana bir şey oldu”dedi Ve orada banan ruhunu teslim etti. (Ruhu şad olsun.) diyerek İstiklal Gazisi Halil Karaağaç’ın kısa hikayesini gözleri dolarak anlattı.

Sosyal Medya Sayfasında “Kafkas Kartalı Abdullah Karaağaç” diye sayfan var, bu Kafkas kartallığı nereden geliyor? diye sordum Abdullah Karaağaç’a ve şöyle diyor.

“Biz Orta Asya kökenli, Kafkaslar üzerinden gelen Oğuz Türkleri boyundanız…Biz Türküz ve Gökyüzünde gezen Kartal gibi, Dağlarda gezen Bozkurt gibiyiz.”diyor ve Dadaloğlu’ndan şiirler okuyor.

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE CANLARIYLA, KANLARIYLA, YOKLUKLARIYLA BU VATANI SAVUNANLARIN MİRASI NASIL KORUNACAK!

Gölbaşı’nın o kadar çok değeri var ki, ancak bu değerleri ortaya çıkarcak bir çalışma yok!

Hele ki Milli Mücadele deyince akan suların durduğu, şehitlerimiz deyince yaslara boğulup hainlere/düşmanlara kahrettiğimiz, gazilerimiz olunca onlara minnetlerimizi sunduğumuz bu devirde ıskaladığımız çok şeyler var.

Bu konularda benim derdim de çok, ancak kör olana, sağır olana, hainlik yapana ne anlatacaksın ki! Yapacak birşeyimiz yok! diye de sessiz kalacak halimizde yok ya, anlayana kadar, bilinç oluşana kadar, ecdadına hainlik yapanlar temizlene ne kadar yazacağız, anlatacağız. Ne kadar da yıldırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, ne kadar da sessiz kalırlarsa kalsınlar, ne kadar da hedef şaşırtmaya kalkarlarsa kalksınlar…karınca misali yürüdüğümüz bu yolda bir katkımız olursa da bize yeter…

1.5 yıl önce de birkaç defa yazmıştım. “Köylerimizdeki yaşlılarımızı bulup, orada büyüyen yaşlılarla o dönemlerin özelliklerini, yaşadıklarını, hikayelerini kamera eşliğinde dinleyip bu hikayeleri belgesel niteliğinde gerçekleştirelim”diye Ancak, bizim Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü bunları ne duyar, ne görür ne de yapar. Niye yapmaz, bu tarafa bakmaz, milli damarımızı niye günyüzüne çıkarmaz. Değerlerimizin yaşatılmasının yolunu açmaz.

Bu konu da çok doluyum.

Sevgi ve Saygılarımla

Bayram Türkmez

25 Ocak 2021