DERİN SESSİZLİK
Her gün, “flaş!” diye duyurulan şehit haberleri kanıksanmış gibi görünüyor; parti transferleri, zam furyası ve iktidarın ulusalcılıkla hesaplaşmaya ilişkin söylemi ise sıradan manşet olarak duruyor karşımızda.
Saplandığımız Suriye bataklığı ve ona dayalı olarak azgınlaşan terör olayları nedeniyle yaşanan belirsizlik yeteri kadar endişelendirmiyor insanları. İktidar, yalnızca kendi seçmeninin değil, tüm ülke halkının kaderinden sorumlu olduğunu düşünmüyor. Ne Suriye konusunda, ne de terör konusunda; başka bir deyişle, ne iç - ne de dış politikada milli bir karar söz konusu değil. Yönetim, her gün demokrasi edebiyatı yapsa da, herkesi ve her kesimi ilgilendiren konularda nasıl arzu ediyorsa öyle davranıyor. Dahası, demokrasinin uzlaşı gerektiren bir rejim olduğu düşüncesini yok sayarak, hukuk, milli eğitim, milli savunma başta olmak üzere tüm kurumları dilediği gibi biçimlendirirken hiçbir çekince göstermiyor.
İktidar, “açılım,” adı altında hangi konuya el atmışsa, onu kör düğüme dönüştürdü ne yazık ki. Komşularla sıkıntı yaratacak düzeyde sorunumuz yokken, “komşularla sıfır sorun,” sloganıyla yola çıkıp, ülkeleri savaşır hale getirmesi kâbus gibi sanki. PKK sorununu, “Kürt sorunu,” diye niteledikten sonra, bu sorunun Kürt mü, yoksa PKK mı olduğu konusunda zikzaklar çizerek getirdiği çıkmaz ise ortada.
İktidarın demokrasi söylemi, milli iradenin yüzde elliden ibaretmiş gibi davranmasıyla çelişse de, susturulmuş kişi ve kurumların yanında, bu durumun, biat etmiş “kara-kalem” orduları tarafından tehlike olarak nitelenmesi beklenmez kuşkusuz. Halk dalkavukçuluğunun pirim yaptığı bir ülkede palavra bir demokrasi niye eleştirilsin ki? Elbette, bu durum yalnızca AKP iktidarı ve yandaşlarına özgü değil, dünden bugüne, tüm iktidar ve yandaşlarını da kapsar.
Yukarıdaki kültürden, (ulusalcılığın dışında) ne kadar farklı olduğu tartışılır olan muhalefet partileri etkisiz, iç ve dış sıkıntılardan huzursuz olsalar da bürokratik kurumlar gibi çalışıyorlar. AKP karşıtı olan yüzde elli seçmeni uyuttular adeta; ruhları da heyecanları da buz olmuş sanki. Halk ise her zamanki gibi, sessizce kaderini bekliyor.
Top mermilerinin gölgesine sinmiş bulunan ve tüm bölge halkının kaderini beklediği sessizlik dünya halklarını ne kadar ilgilendiriyor, bunu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şeyler de var. BOP’ un patronları suskun, bölgede hiçbir şey olmuyor gibi davranıyorlar, karşıtları da öyle; Rusya ve Çin’den de ses çıkmıyor, temsilcileri aracılığı ile sürdürüyorlar savaşlarını sessizce…
30.09.2012
Ferruh SİDAR |