|
||
Bu yıl Cumhuriyet Kutlamaları biraz daha halka indi...Bundan sonra bizlere düşen birliğimizi, dirliğimizi nasıl sağlarız? diye düşünmek... | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Bir Cumhuriyet Bayramı’nı daha geride bıraktık. Bu yıl bende ilk defa protokol’ün (temsil heyeti) tebriklerini izledim. Kaymakam Şenol Esmer, Belediye Başkanı Fatih Duruay, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcısı Ali Çalık yan yana durup ilçemizde görev yapan Kamu Kurum yöneticileri, Siyasi ve STK temsilcileri, Muhtarlar… gibi dinamikleri protokol (temsil heyeti) sırasıyla 93.yılı tebrik etti, tokalaştı... Bir iki kişi de protokolü unutup kucaklaştı! Sırayla tüzel kimlikleri okunarak Kaymakamın makamından bir kapısından girip selamlaşıp, Cumhuriyetin kuruluşun tebrik ederek öbür kapıdan çıkıldı ve ayaküstü de kısa bir süre sohbet havasında kuru pasta7meyve suyu ikramı yapıldı. Ben de ilk defa bir protokolün bu kadar içinde oldum, devlet kuralları ve devletin temsil heyeti yine devletin usülüne göre yapıldı. Bana göre hiç değil bu protokol proğramları, kesinlikle içerisinde yer almayı tercih etmem. Hiç alışık olmadığım bir durum, biz sokaklarda dolaşmaya, dağbaşlarında, ormanlarda gezmeye, çiçekle, böcekle uğraşıp doğanın enerjisinden yararlanmaya çalışırken, istediğimiz gibi rahat giyinip kuşanmaya, bazen saçı taralı, bazen dağınık vaziyette olurken, konuşmalarımız bile bazen köyden kalan kırıntıların etkisiyle, bazen şehir kültürünün etkisiyle karışık söylenirken, hele ki halkın içinde, devlet kurallarından uzakta yaşarken... Bu protokoller bana göre hiç değil… Sagolsunlar basın mensubu olarak bize de yer vermişler. Onun içinde yine de bir gazetecilik görevi sorumluluğunda Kaymakamlık makamında yapılan bu protokol etkinliğini sosyal medya sayfamızda canlı yayın olarak Gölbaşılılara izletme fırsatı buldum. Bazıları tabi bu uygulamayı her zamanki gibi normal bir görüşme sanıp, Kaymakamla, Belediye Başkanıyla ve Cumhuriyet Başsavcısıyla tokalaştıktan sonra, birde kucaklaşmaları da dikkat çekti. Sonucun da halk içinden gelmiş, devletini kucaklamış kim ne diyebilir ancak belli ki burada da bazı kurallar var… Bizlere izleme ve izlettirme fırsatı veren Kaymakamımız Şenol Esmer’e de teşekkür ederim. Aslında ben “Protokol” ismine bile karşıyım…Türkçe olmayan bu protokol kelimesi bizim köyde “sözleşme, anlaşma, iki tarafın imza altına aldığı belge…” anlamı taşıyor ancak böyle bir gelenek yerleşmiş ve herkes tarafından kabul görünce bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Sadece söyleyebileceğim şey var o da “protokol” yerine, “Temsil Heyeti” olarak yazılabilir, konuşulabilir halkımızın anlayacağı dili de budur… Ne yapabiliriz ki zaten, şuradaki bir GESO’ya gücümüz yetmiyor örnek olacağı yerde adam BİSTRO yazarak Türkçe’yi katlediyor, onu bile anlatamıyoruz. Birde bize tutar milliyetçilik edebiyatı yaparlar. Neyise, bize yazıp anlatmak düşer. Uygulama makamları başta siyasi parti yöneticileri, kamu yöneticileri olup biz esas konumuza dönelim. Cumhuriyet Bayramımızın 93. Yıldönümü Ankara'da önceki yıllara göre, biraz daha canlıydı. Yani, halkın katılımı açısından. Kamu Kurumların kutlamasının yanı sıra, CHP’liler kendi kutlamasını yaparak 1. Mecliste bir araya gelip, Anıtkabir’e kadar yürüdüler, Büyükşehir Belediyesi gece fener alayı düzenledi. İlk defa böyle bir etkinlik yaptı. Yani, kutlamalar aslına dönecek gibi bir işaret olarak algılıyorum. Demek ki, belediyeler isteyince yapabiliyorlarmış! Zaten,aslı olanda budur,halkı örgütleyecek olan başta belediyelerdir... Cumhuriyet Bayramı, şöleni, Şenliği...adına ne derseniz deyin... Devlet olarak kutlanmasının yanı sıra esas olarak halk sahip çıkmalı ve değerini bilmelidir. Cumhuriyet, Kimsesizlerin, Kimsesidir…bu özlü söz çok önemlidir. Bunun temelinde insan hakları var, eşitlik var, özgürlük var, Bu topraklara sonradan gelipte kendini yabancı gibi, yalnız gibi hissetmeme duygusu var. Özgüven var, geleceğe güvenle bakabilme var ve kendin varsın!... Onun için Cumhuriyet kutlamalarına ilk önce halkımız onları temsilen siyasi parti temsilcileri, STK yöneticileri ve diğer dinamikler sahip çıkarak yöneteceklerdir. Devlet, bu konudaki yükü de üzerinden böylelikle azaltmış olacak, asli unsurları olan halkımız tarafından bu konuda da yönetilecektir… Cumhuriyetimizin kuruluşunun 93. Yılı kutlu olsun. Milletime kutlu olsun, Devletime kutlu olsun.
///
Ülkemizin geçtiği bu sıkıntılı süreçte herkesin mutlaka yapabileceği şeyler var. Biz gazetecilere ve sosyal insanlara düşende bu ülkenin, bu bölgenin insanlarının birliğini, dirliğini sağlamak konusunda mesleğimize göre, uzmanlık alanımıza göre çaba sarfetmektir.
Bizlerde gazeteci/yazar olarak bu yönde çaba sarfediyor. Hacı Bektaş-ı Veli’nin o güzel özlü sözü olan BİR OLACAĞIZ, İRİ OLACAĞIZ, DİRİ OLACAGIZ…felsefesiyle hareket ediyoruz. Hangi kesimden olursa olsun ister muhafazakar, ister liberal, ister sosyal demokrat, ister kominist, ister sosyalist, ister tarikatçı, ister ateist, isterse gayrimüslim, İster Türkmen, İster Kürt, İster Çerkez, İster başka etnik köken… olsun…farketmez. Önce insandır. Herkese önce insan gözüyle bakıyoruz. Sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasasına saygılı olup olmadıklarına bakıp, demokratik haklarını yasal çerçevede arayıp aramadıkları, milletleşme sürecinde bu geçiş sürecindeki olumlu ve olumsuz etkileri, milletleşme sürecini sekteye uğratıp uğratmadıkları, bu ülkenin birliğini, dirliğini, ülkenin bütünlüğünü isteyen her insanın ilgi alanına giriyor ve girmelidirde… Her kim olursa olsun, neye inanırsa inansın, nasıl yaşarsa yaşasın önce milletimin dirliği, birliği, ülkemin bütünlüğü diyecek ve demelidir. İşte, tüm bunlara rağmen halen birliğimizi, dirliğimiz, bütünlüğümüz sekteye uğratılıyorsa o zaman Milli mücadelenin veriliş zamanlarından bugünlere kadar gelen sürecin bir anlamı olmaz. Bu mücadele ne kadar da 1915 yılı Çanakkale ile, 1919 yılı ile Milli Mücadele ile başlayıp devam ederek bugünlere geldiyse henüz bitmiş değil… Hatta 15 Temmuz Türkiye için bir dönüm noktası olup, bu ülkeyi işgal ettirmek isteyen güçlere karşı oluşturulmuş bir projenin halk tarafından sekteye uğratılmasıdır. Bununla mücadele halen devam etmekte olup, ileri ki zamanlarda dinsel örgütlenmeden çıkarak, etnik bir örgütlenmeyle karşılaşma ihtimalimiz de vardır. Türk Devleti bu konu da da tedbirlerini alıp, gereğini yapacaktır. Yeter ki halk olarak bizlerde gereğini yapalım. Birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü sağlayalım... Milli mücadele döneminden sonra biten sadece silahlı mücadele olup, halen kültürel ve ekonomik mücadele aynı şartlarda devam etmektedir. İşte, Devletimiz de bunun için var, Siyaset yapanlar, Sosyal ve Kültürel insanlar ile diğer dinamiklerde bunlarla mücadele için var… Çünkü, yasalar da bunu gerektiriyor. Toplumun bilinçlenmesi için var, geliştirmek için var, insanların birliği dirliği için var...Yardımlaşma için, kaynaşma için var... Bu tür mücadeleleri kılıf ederek başka amaçlar için kullanan tüzel kimliklerde mutlaka çıkacaktır. Ve nihayetinde 15 Temmuz gecesi de çıkmıştır. Feto Terör Örgütü olarak karşımıza çıkan bu hain odaklar gibi başka odaklarda çıkabilir. Sömürgeci devletler artık silahla işgal etmiyor. Dinsel ya da etnik olarak proje hazırlıyor ve uyguluyor... İşte, Feto Terör Örgütü içinde yazıldığı, söylendiği gibi ABD'nin yeşil kuşak projesi denilen bir projeden başka birşey değildir bana göre de, sömürge devletleri bu proje biterse ileri de etnik ırkçılık yapanları kullanacak sarı kuşak projesini karşımıza çıkarır. Eğer, biz kendi içimizde birlik, dirlik ve bütünlük sağlayamazsak... Orijin etnik gurupları tanıyıp, ,bunların faaliyetlerini engelleyemezsek bu sorunlar hep var olacaktır... Heleki bugün yaşanılan süreçte, yani iç ve dış teröre karşı verilen mücadele de, ülkemizi bir kaos içerisine çekmek isteyen işbirlikçiler ve sömürgeci devletler yanıbaşımızda enerji/çıkar savaşları veriyor… Ve bundan en çok etkilenen bizim ülkemiz, insanımızdır. Onun için Türk devleti ve Türk Milleti olarak her şeye her zaman hazırlıklı olmalıyız. Hazırlıklı olmanın da yolu kolay, milli duygularımızı hep yüksek tutup, milli mücadele inançlarımızı koruyacağız. Her kesim ile birliğimizi, dirliğimizi sağlamak yolunda çaba sarfedip, en başta belediye yöneticileri olmak üzere her oluşum elinden geleni yapmalıdır... Nasıl, ne yapacağım diyen siyasi, sosyal dinamik çıkmaz heralde. Yapamıyorsa işgal ettikleri koltukları yapabilene bırakacak. Kim ki, ilçe halkımız arasında ayrım gayrım yapıyor ona de gerekli cevabı vermesini bileceğiz. Bu anlamda Başbakanımız Binali Yıldırım’ın söylemleri çok yerinde ve önemlidir. Hiçbir konuşmasında birliğimize, bütünlüğümüze ters düşecek bir açıklama yapmadığına bugüne kadar tanık olduk. Hangi kesim olursa olsun sürekli birlikten, dirlikten, beraberlikten söz ediyor, teşvik ediyor ve çaba sarfediyor. Kendisini çok samimi ve dogal buluyorum... Kendisine de bundan dolayı teşekkür ederim. Etkisinin Gölbaşı’na da daha hızlı gelmesini ve yaygın olmasını dilerim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’miz güçlüdür. Milletimizin büyük bölümünde milli mücadele inancı vardır. Biz Türk milleti olarak bu badireleri atlatırız yeterki bir olalım, iri olalım, diri olalım… Başka söze gerek yok…
Selam ve Saygılarımla Bayram Türkmez 30 Ekim 2016 |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.