Bayram geldi, hoş geldi safa geldi..
İki bayramı bir arada kutluyoruz ne mutlu bizlere...Aslına bakarsak devlet eliyle kutluyoruz bu bayramları…
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları hep öyle olmuştur, devlet eliyle organize edilip kutlanıyor. Protokole davetiye gönderiliyor, buyurun gelin törene katılın! misali ..kutlamalar yapılıyor.. Asıl olan bu bayramların halk bayramı haline getirilmesi ve dönüştürülmesidir. Sonucunda bu milletin zaferiyle sonuçlanan bir savaş sonunda bu topraklar vatan olmuştur. Bağımsızlık kazanılmıştır, kul köle olmadan yaşam sürdürülmüştür..
Onun için halkın bayramı haline gelmesi lazım…Sadece 30 Ağustos Zafer Bayramı değil, Cumhuriyet Bayramı’da öyle…23 Nisan Ulusal Eğemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı da yine halkımızın sahiplendiği bir bayram olmalı…
Bu bilinç oluşturulmalı, Bu şuur kazandırılmalı…Kaymakamlıklarla, Öğrencilerle yapılan organizasyonlar nereye kadar sürüp gidecek...
Tabi bunu en başta yapacak olan her alanda seçilen halkın temsilcileri olup, bu konu da önemli sorumlulukları olduğunu düşünüyorum..
Önceden ismi Şeker Bayramı idi, şimdi genellikle Ramazan Bayramı olarak anıyoruz. Bu dini bayramımızın bir özelliği de yine çocuklara hitap etmesinden dolayı adı şeker bayramı olarak halk arasında geçiyordu. Bayramın özü zaten birlik, beraberlik, hoşgörü, sevgi, saygı ortamlarını oluşturmaktır, acısız, üzüntüsüz günler yaşamaktır… Eskiden çocuklar bu bayrama ayrı bir renk katıp, kapı kapı gezip şenlendiriyorlardı..
Devlet, elini yine bu bayrama uzatıp organizasyon yapıyor. Yani, Kamu kurumları böyle bayramları organize etmemeli ve tamamen halka bırakmalı. Organize edecek kuruluşolacaksa, halkın seçtiği ve temsil ettiği belediye bunları organize etmelidir. Valilikler, Kaymakallıklar bu organizelerden uzak durmalı, devletin kurumlarının içine sokupta, halkın bayramı olmaktan çıkarmamalıdırlar.
Yani her şey halka dönüyorsa, bu organizasyonlarında halka dönmesi gerekiyor, bence doğrusu da budur…
/// /// ///
Nasıl ki, ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetler’in hükümet yönetimi üzerinde etkisi zayıflatırken ne siyasilerden ne de vatandaşlardan itiraz gelmiyor, tepki vermiyorlar. Çünkü, doğrusu olan da budur. Demokrasilerde, halk tarafından seçilenlerin söyleyecek sözü olmalı ve etkisi olmalıdır.
MGK’da yeni oturma düzenleri, 30 Ağustos resepsiyonlarındaki değişiklikler demokrasinin, yani halkın seçtiklerinin halk adına yaptıklarını gösteriyor ve kimsede haklı olarak tepki göstermiyor. Onun için halk tarafından seçilenler önemli ise her tarafta önemsenmelidir…
Kamu kurum yöneticilerinin çoğunusilkelemekte fayda var. Hükümetin yaptığı yenileme reformları bu yöneticileri kendilerine getirirmi bilmiyorum ancak, hantal yapıyı değiştirmek lazım. Millet olma bilincini ve şuurunu taşıyan, demokrasiye inanan ve bunu yaşayan gençleri yetkilerle donatıp kamu kurumlarında görevlendirmek lazım, Bakın o zaman posası çıkmış yöneticilerin bile ağzı açık kalacaktır.
Emekli olupta halen aktif görev yapanlar, ancak danışman olarak kalacaklardır.
/// /// ///
Anlamadığımız çok şey oluyor, sokaktaki vatandaş bile diyor ki: Sağlık Bakanlığı ya da Sağlık Müdürlüğü yöneticileri ne işe yarar? Diyor ki vatandaş: Gelişmiş ülkelerde 3 beyaz yasak ya da bu konu da toplumlar bilinçlendiriliyor. Beyaz ekmek, tuz ve şeker sağlığı olumsuz etkiliyor. Bizim ülkemizde niye bu konu da bilinçlenme kampanyaları yapılmıyor!
Veya diyor ki: York testi diye bir test var! Bu Vücudunuz siz farkında olmadan bazı besinlere karşı tepki veriyor olabilir. Son derece masum gözüken bir gıda türü, sindirim sisteminizde problem oluşturabilir…Yani, vücudun hangi besinleri yaktığı, hangisini depolayıp yağ haline getirdiği birtakım hastane/polikilinik testleriyle tesbit ediliyor. Bu bir insanın sağlıklı yaşaması için önemli bir konu olmasına rağmen, bu konu da hiçbir sağlık yetkilisi vatandaşları yönlendirmiyor, sağlıklı beslenmesi konusunda bilinçlendirmiyor…Halbuki basit ama önemli bu testi yapmaya yönlendirebilir..
İyi de bu Sağlık Bakanlığı ya da Sağlık yetkilileri ne işe yarıyor!
Hakikat öyle, ben bile tanık oluyorum bazen: Bir kurumda sağlık yetkilisidir. Sağlık konusunda bir kokteyl verilecektir. Bakıyorsunuz, kuru pasta, yanında kola…tamam. Halbuki bu ürünler sağlığa zararlı…Yani, sağlık yetkilisi böyle şeyler yaparsa, vatandaş ne yapacak!
/// /// ///
Yani, dönüyoruz, dolaşıyoruz yine kamu yöneticilerine takılıyoruz. Kamu yöneticileri de devletin hantal yapısını değiştirmesi için önce kendini değiştirmesi gerekiyor. Nasıl yapacak ki! Adam 20-30 yıldan beri artık kalıplaşmış düşüncelerle, belli miyadlı evraklarla, belli kurallarla yönetmekten öte bişey yapamıyor. Risk alıyım derdi yok çünkü üretip ortaya yeni bir şey koyacak becerisi yok.
Onun için gençlerin önünü açmak lazım, devlet/hükümet Kanun Hükmünde Kararname ile birçok kanun çıkarıyor. TBMM’de yetkisizleştiriliyor ancak KHK ile devlet kademelerinde gençlere fırsat verilmesini sağlayarak bir sinerji yaratabilir, Bayramların, tamamen halk tarafından kutlanmasını sağlamak için, sosyalleşmeyi geliştirmek için çeşitli yaptırımlar ve teşvikler oluşturabilir. Siyasetin yozlaşmasını önlemek ve bu ülkeyi geleceğin aydınlık günlerine taşıyabilecek yöneticilik yapacaklarda belli kriterler ortaya koyabilir.
Son zamanda TBMM’ye, yani milletvekillerine bile sormadanKanun Hükmünde Kararnameile birçok kanun çıkarılıyor. Bundan böylede hükümet istediği şekilde istediği kanunu çıkarır, uygular. Her şey elinde..
ÖÇKK sessiz sedasız kaldırıldıne olacak şimdi bilmiyoruz!,
Azınlıklara vakıf malları geri verilmesi ya da tazminat verilmesi resmi gazete de yayımlandı...vb.
Bu ülkenin geleceğinin tek sorumlusu artık bu hükümettir..Bizim temennimiz geleceğimizi güzel günlere taşımasıdır. . Umudumuz halkın bayramlarıdır..
Bayramınız kutlu olsun. |