Ankara’daki Şefkat Evlerinin Disiplinsizliği
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara dışından tedavi için yakınlarıyla gelen ve maddi durumu iyi olmayan vatandaşların ücretsiz kalması için kurulmuş Yenimahalle, Etlik, Rüzgârlı ve Varlık’ta ki şefkat evleriyle çok önemli bir yardımseverlik örneği göstermiştir.
Ankara dışından gelen hasta ve hasta yakınlarının en büyük sorunlarından biri, belki de en büyüğü barınma sorunudur.
Şefkat evleri, Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi ve Ankara’nın diğer hastanelerinin bahçelerinde ve otellerde yaşayan yüzlerce hasta yakını için çok büyük bir önem arz etmektedir.
Ayrıca şefkat evlerinde sabah ve akşam yemeği de ücretsiz olarak verilmektedir.
Bu yardımlar için başta devlet büyüklerim olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim. Şefkat evleri ile ilgili duyduğum haberlerde, bu evlerin otelleri aratmayacak kadar konforlu olduğuydu.
Bende Ankara dışından gelen bir hasta yakını olarak hem hastaneye yakınlığından, hem de bu kadar övülen bir yeri görme açısından birkaç gün için kaydımı yaptırmak istemiştim. O gün şefkat evinin önüne geldiğimde kapıda büyük harflerle yazılan şefkat evi yazısını okurken diğer misafirler gibi bende buranın adı şefkat evi değil de misafirhane olsaydı daha iyi olmaz mıydı diye merak etmiştim.
Şefkat evlerinde kalan hasta ve hasta yakınları içerisinde polisi de, öğretmeni de, işçisi de bulunmaktadır. Hastanede geçirdiğim günlerde bu insanlarla bir hayli sohbet etme imkânım ve şikâyetlerini dinleme fırsatım oldu. Şefkat evi ismiyle ilgili hasta yakınları şikâyetlerin de, akraba veya arkadaşlardan bir kişi ‘’nerede kalıyorsunuz’’ diye sorduklarında şefkat evinde demeye utandıklarını her zaman dile getirdiler.
Çoğu hastaların tedavisi kısa sürede tamamlanacak tedaviler değildir. Bu nedenle Ankara'da uzun süre tedavi görecek memurda, işçide mecburen şefkat evlerini tercih etmek zorundadırlar. Gerçektende Onkoloji Hastanesi Şefkat Evi yerine, Onkoloji Hastanesi Misafirhanesi yazılsaydı daha mantıklı, daha doğru olmaz mıydı? Ve orada kalan insanlar küçük düşürülmezlerdi. Bir iyilik yapıldıysa bu iyilik insanları küçük düşürmeden yapılırdı.
Üzerinde durulması gereken diğer bir konu şefkat evleri çalışanlarının eğitimsiz, bilgisiz olması ve kalan misafirlere gereken değerin verilmemesidir. Rüzgârlı şefkat evi çalışanları, orada kalan hasta ve hasta yakınlarını bir merhaba diyemeyecek kadar hakir ve küçük görmektedirler. Kahvaltıda yemek veren aşçının hiç bir hijyenik ekipmanının olmaması ve bir mahkuma yemek veriyormuş gibi muamele yapması şefkat evlerinin güzelliğine ve harcanan emeğe gölge düşürmektedir. Rüzgarlı şefkat evinde gece nöbetçilerinin istedikleri yerde sigara içmesi küçümsenecek olay değildir. Sabah cemaatle namaz kılan insanların olduğu bir zamanda dinlediği radyonun sesini kısmayacak kadarda önemsiz görüyorlar hasta ve hasta yakınlarını. Diğer bir konu farklı hasta yakınları ile farklı hastaları aynı odada yatıracak kadar bilgisiz olduklarıdır.
Belki hastaların hastalıkları bulaşıcı değildir. Kişiye özel oda verilemeyebilir. Her ne olursa olsun hasta yakınlarının psikolojisi açısından hastalara ayrı, hasta yakınlarına ayrı odalar temin edilmesi gerekir.
Sadece bir gece kalabildiğim Yenimahalle'deki şefkat evinde ise başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Her akşam saat 21:00'da sayım olur. Sayım için anons edildiğinde tüm misafirler odalarına çıkarlar. Ben ve tüm misafirler anons edildiğinde odalarımıza çıktık. Saat 21:20'ye doğru herkesin sayımı bitmiş gibiydi. Bende sayım bittiği için aşağı indim. Oradaki görevli personel yolumu keserek '’sayım bitti anonsunu duymadan aşağı inemezsin’' dedi ve tekrar odama dönmek zorunda kaldım.
Bir yerde kuralın, belli bir düzenin olması çok önemlidir ama sayım bittiği halde insanları odalarında bekletmek ve etraflarında suçluymuş gibi jandarma olmak, kural üstü bir şeydir. Bu yaşadığım örnek birçok örnekten sadece bir tanesidir.
Kaldı ki oralarda kalan insanların hiç birisi moral olarak normal değil. Hepsinin bir yakını veya kendisi çok ağır hastalıklarla mücadele ediyorlar.
Yenimahalle deki şefkat evinde Akşam saat 21:00'den sonra kapılar kapanır ve dışarı çıkışlar kesinlikle yasaklanır. Her hangi bir ihtiyacı olan misafir kesinlikle dışarı çıkamaz. Sigara içmek için kapının önüne çıkmama izin verilmediğinden dolayı şikâyetimi belirttiğimde, personelin bana cevabı''bura açılmadan önce bitli yerlerde kalıyordunuz, böyle bir yeri buldunuz şimdi şikâyet mi ediyorsunuz'' oldu.
Acaba bu personel insanları bitli yerlerde yatırmamak için kendi parasından ne kadar harcamıştır?
İnsanlara şefkat vereyim derken esir muamelesi yapmak iyilik değil zulümdür.
Acı gerçektir şefkat evlerinde kalan bazı insanlarda var ki bırakın hak aramayı, hepsi başını sokacak sıcak bir yer bulduğu için oradaki çalışanların her dediğini yapıyorlar. Her zulümleri karşısında sessiz kalıyorlar.
Yetkililerden gerekli önlemi almalarını saygılarımla rica ediyorum. Şefkat evlerinde çalışacak personelleri ise özenle seçmeleri gerektiğini altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bu kadar emek harcanan bir yere birkaç eğitimsiz kişiler yüzünden gölge düşürülmemesi gerekir diye de düşünüyorum.
Çözüm olarak Şefkat Evleri çalışanlarının işe başlamadan önce kapsamlı bir eğitime ve psikolojik testlere tabi tutulmaları gerekir. Çünkü onlarda bir nevi hemşirelerin yaptığı görevi yapıyorlar ki muhatap oldukları insanlar genellikle hasta ve hasta yakınlarıdır.
Nihat Altay
STDM Aktivisti |