Alacakaranlık kuşağı...
Haberler... Acı dolu haberler...
Bir bir geçiyor ajanslardan...
Van’da hastane nöbetinde bir polis, kalleşçe arkadan şehit edildi...
Tunceli’de hainler, helikopterlerin uçuş yapamadığı bir yağmurlu hava ve siste geldiler: 1 şehit, 4 yaralı...
Üç ayrı noktadan hem de yine roketatarlarla...
Yüksekova’da gündüz gözüyle tam bir infaz...
Alışveriş merkezinden çıkan sivil giysili polis, yine kalleşçe şehit edildi.
Sonra da Başbakandan şikayetler...
Askerim, polisim arkadan vuruluyor...
Her şey ortada... Planlı, programlı...
Bebek katilleri bölgede korku salmak, sivil insanımı sindirmek için Oslo sarhoşluğunda...
Vuruyor, kırıyor; analarımın gözyaşı sel oluyor...
Güzel Türkiyem Milliyetçi Hareket’in Lideri Dr. Devlet Bahçeli Bey’in tarifi ile tam bir alacakaranlık kuşağı...
Acılarımızın ve kayıplarımızın olağanüstü bir seviyeye çıktığı bir zaman dilimindeyiz.
Eli kanlı bölücü katillerin saldırıları artık eşik ve sınırları çoktan aştı.
Askerimiz, polisimiz, korucumuz ve masum insanımız teröre kurban gidiyor.
Acımasızlığın, vicdansızlığın ve vahşiliğin farklı örneklerine her gün bir yenisi ekleniyor. Anaları ağlatan, yürekleri dağlayan caniler suikastlarını her düzeyde yaygınlaştırıyor.
Artık hedef orta yerdedir...
Devlet Bey, bir önemli şeye daha dikkat çekiyor:
Evet, artık istenen şey, Türk devletini Güneydoğu’dan arındırmaktan başka bir şey değil...
Ama ne yazık ki bölücü ihanet çeteleri cinayetlerini gerçekleştirirken, “müzakere prizmasından bakan şaşı ve şaibeli bakışlar” mücadele azmini kırıyor, yıpratıyor.
Canımıza ve hayat hakkımıza göz koyan teröristlerle “müzakere ve mütareke” çağrılarını AKP iktidarı da CHP muhalefeti de dillendiriyor.
Bu kadarına pes...
Gerçekten de Devlet Bey’in ifadesiyle sanki PKK galip taraf!
İstenenin, Türk milletinin bölücü taleplere boyun eğmesi olduğunun kimse farkında değil sanki...
Yaşadığımız bu alacakaranlık kuşağı gelin Devlet Bey’in ifadeleri ile aktaralım:
“...Bizans’ın varisleri zinde ve işbaşında...
Köleliğin uzantıları, kozmopolit zihniyetin temsilcileri son derece faal...
Pazarlığı, acziyeti ve tavizi totem haline getirenler kuyrukta...
Yer altı fitnesi PKK’yı şifreli sözlerle temize çıkarmak için yarış halinde...
Bu çevreler, saf saf, sıra sıra bir arada, bölücü terör dayatmalarına nasıl olumlu cevap veririz diyerek aynı karede buluşuyor.
Ve bu mihraklar, Türkiye’yi masa başında bölmek, Türk milletini şahitler huzurunda ayırmak için olağanüstü bir gayret sarfediyor.
Müzakere afyonu yutmuş gafillerin ısrarı, çabası ve hedefi belli...
Ve, Oslo ihanetinin tekrar ayağa kalkması için gösterilen yoğun çabanın nedenlerini burada aramak lazım.
İktidar Oslo’cu...
Anamuhalefet CHP, Oslo’yu onaylıyor...
PKK’nın siyaset kolu BDP, Oslo havarisi...
Midesi dolu, kafası boş; vicdanı hacizli, kalemi ipotekli ve düşünceleri küflü sözde aydınlar Oslo heveslisi...
Ama bunlar bir şeyi unutuyorlar...
Zafer, şan ve şerefle dolu olan tarihimizin neresinde eşkıyaya teslim olmak var?
Yedi düvelin üstesinden gelemediği Türk milletinin, kiralık ölüm çetesi karşısında geri adım atması nasıl mümkün olacak?
Buna hangi fani cüret edecek, bunu hangi iktidar gerçekleştirecek?”
Türkiye ne yazık ki, kanlı bir heyelanın tam ortasındadır artık...
Aziz Türk milletinin uyanışı ve yeniden şahlanışını görmek umuduyla... |