KUCAKLAŞTIRACAK, KAYNAŞTIRACAK ETKİNLİKLER YAPILMALI…
BAZI KONULARDA KAMUOYU BİLGİLENDİRMELİDİR..YOKSA HERKES KENDİNE GÖRE KONUŞUP, KENDİNE GÖRE PAY ÇIKARACAKTIR!
MAĞDURİYET OLUŞUMLARI GÜNDEM OLUŞTURMAYA BAŞLAYACAKTIR..
Ülkemiz çok ciddi bir süreçten geçiyor. Bir yandan silahlı ve silahsız terör örgütleri ile mücadele, bir taraftan sınırlarımızdaki sorunlar üst üste gelince çok önemli sorunları da beraberinde getiriyor.
Hele ki Feto Terör Örgütü olarak gündemini halen koruyan hain saldırı sonucu milletimize yaşatılan travmayı daha yeni yeni atlatıyoruz. Bir taraftan PKK, bir taraftan IŞİD (DAİŞ) gibi terör örgütlerinin yanı sıra halen bizlerin bilmediği başka zararlı örgütler genel yöneticilerin olduğu gibi yerel yöneticilerinde en önemli gündemini teşkil ediyor.
Bu konularda iktidar, muhaletef el ele verip mücadele edilmesi halkımıza büyük bir moral oluyor ancak yerel yöneticilerde bu konularda bu birlik ve beraberliğin tescilini yapabilmelidir.
Halkımız arasında bugüne kadar ayrılık, gayrılık tohumları ekildi, siyaset uğruna bugüne kadar değişik etkinliklerle ötekileşenler oldu. Yani, herkes kendi siyasi inanışları yönünde çalışmalar yaptı. Gücü ellerinde bulunduranlarda kendilerine yönelik etkinlikler yaptı.
Ancak, şimdi durum başka, olağanüstü hal yaşayan ülkemizin etrafı hainlerle kuşatılmış, içimizde ve dışımızdaki bu hainler harekete geçmiş ülkemiz üzerinde kara bulutlar estiriyorlar.
Onun için de yerel yöneticilerin başta belediye olmak üzere, kaymakamlık ve diğer etkili ve yetkili kişi ve kurumlar halkımızın birliği ve dirliği yönünde yapacakları etkinlikler bir proje haline getirilmeli ve hedefe konulmalıdır.
“Hep birlikte Türkiye olacağız” söylemleri güzel bir söylem, işte bu söylemi gerçekleştirmek en önemli hizmetlerden biri haline geldi. Yapılacak her türlü etkinlikte insanlarımıza ister renklerle, ister müziklerle, ister sergilerle, ister söyleyişlerle, ister açıklamalarla…birliği ve dirliği yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
Hem de hiç vakit kaybetmeden.
Yeri gelince anonim türkülerle, şarkılarla , yeri gelince “Türkiyem” türküsiyle, yeri gelince “ilahilerle”, yeri gelince “10.yıl marşı’nı”, yeri gelince “İzmir marşını”, yeri gelince “Çırpınırdı Karadeniz” diyecek, yeri gelince değişik inançlara hitap eden Türküler, şarkılar, söylemlerle …insanlarımızı kucaklaştırmak, kaynaştırmak için etkinlikler yapacak.
Yani, yöneticiler, bu ülke de yaşayan, bu ilçe de yaşayan tüm siyasi ve kültürel tüm inanışlara hitap ederek gereğini yapmalı, buna çok çok ihtiyaç var… Bu ihtiyacı zaten devlet yöneticileri de söylüyor ancak bunu halen görmemek ve gereğini yapmamakta çok düşündürücü olur.
150’LİKLERİ HERKES OKUMALI VE BİLMELİDİR…
Yakın tarihimizde 150’likler diye bilinen işbirlikçiler var.
Kurtuluş savaşı döneminde, düşmanla işbirliği yapan, halkın milli mücadeleye katılmasını engelleyen, milli mücadele de imkanları olduğu halde hiç destek olmayan... gibi birçok kişi ve kurum yöneticisi vardır.
TBMM kurulduktan sonra mecliste bunlar gündeme getiriliyor. 1 hafta süren gizli oturumlarda 600 hain/işbirlikçi tespit ediliyor. O zaman istiklal mahkemeleri var. Bunların cezası da idamdır.
Ve Lozan anlaşması görüşmeleri tamamlanmak üzeredir. Bu hainler için alınan kararı duyan itilaf devletleri bu hainler için “asamazsınız” diye diretiyor, hatta Lozan anlaşmasının son maddelerinden biri olduğu da anlatılıyor.
Lozan Antlaşması'nın bu maddesinde sürgün edilecek insanların sayısının 150'yi geçmeyecek şeklinde öngörmesi 150’likler adı verilen ve 23 Nisan 1924 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin oturumunda saptanan bu listeye 1 Haziran 1924 tarihindeki kararla "Köylü Gazetesi" sahibi Refet Bey de eklenerek nihai şekliyle 150 kişi olarak kabul edilmiştir ve bu kişiler 28 Mayıs 1927'de kabul edilen bir yasa ile yurttaşlıktan çıkarılmışlardır
Bunlar; Padişah VI. Mehmed (Vahdettin)'in Maiyeti, Kabine Üyeleri, Sevr Antlaşması'nı İmzalayanlar, Kuva-yi İnzibâtiye'ye Dahil Kabine Üyeleri, Mülkiye ve Askeriyeden, Çerkes Ethem ve Avânesi, Çerkes Kongresi'ne Murahhas Olarak İştirak Edenler, Polisler, Gazeteciler, Diğer şahıslar…
1938 yılı Atatürk hasta yatağında yatarken, yerine Celal Bayar vekalet ediyordu. TBMM’de bir konuşma yapan Celal Bayar, Atatürk’ün 150’likleri affettiğini ve isteği olduğunu belirterek TBMM’Ye sundu ve genel af getirildi.
Genel af kapsamında bunların 1950 yılına kadar avanelerinin devlette görev verilmemesi de karara bağlandı. Af çıkarılmasındansonra 90 kadar işbirlikçi Türkiye’ye döndü, bazıları ölmüş, bir kısmı da gelmedi…
Bu 150’liklerin hikayesini anlatan, meclis konuşmalarını yazan eski baskılı 150'likler ve devamı olan İŞBİRLİKÇİLER isimli 2 kitap vardı ancak şimdi piyasa da bulunmuyor. Yenileri de daraltılmış şekilde sunulmuş.
Bu tarihi kesinlikle okumak lazım.
FETO TERÖR ÖRGÜTÜ İLE MÜCADELEDE SAPLA SAMANI AYIRT ETMEK LAZIM…
Hain saldırı sonucu başlatılan Feto Terör Örgütü ile mücadele de özellikle kamu kurumlarında görevden alınmalar çoğunlukta olup, siyasi ayağı daha bir önem taşıyor gibi…Çünkü bu ve buna benzer oluşumlar hep siyasetten besleniyor…
Daha önce de yazmıştım. Bu ve buna benzer oluşumlarla mücadele edilecekse bunlara destek veren, yanında olan, etkinliklerine katılan, şu veya bu şekilde bunlara bulaşan kim varsa bunların kamunun yanında siyasi hayatını bitireceksin…Muhtar bile olamayacaklar.
Şimdi kurunun yanında yaşta yanıyor! Söylemleri artmaya başladı. Gerçekliğini ya da manipüle edilip edilmediğini bilemiyoruz ancak yeni bir mağduriyet oluşumu ortaya çıkarmaya çalışanlar var ya da gerçekten mağdur olanlar var. İşte hukukun burada bir daha önemi ortaya çıkıyor.
Gölbaşı’nda biliyorsunuz Belediye’den 2'si müdür 7 görevli bu kapsamda gözaltına alındı ve daha sonra da serbest bırakıldığı öğrenildi. Savcılıktan serbest bırakıldığı yansıdı kamuoyuna, tam ayrıntı nedir bilmiyoruz da. Ancak, yansıyan bölümü ile Bankasya’da para hareketleri olduğu için, ya da 1 kişinin Bankasya' da eşi çalıştığı için gözaltına alındıkları öne sürüldü.
Savcılıktan serbest bırakıldığına göre demek ki, mahkemeye bile sevkedilmeye gerek görülmemiş.( Biz böyle biliyoruz)
Daha sonra AK Parti Genel Merkezi’nin “İçinizdeki Fetocuları arındırın.”talimatı gereği savcılıktan serbest bırakılan 2'si müdür ile 7 memurun görevden uzaklaştırdığını öğrendik.
Şimdi, bu konularda kimse bilgi vermiyor, kimse açıklama yapmıyor, yazan yerel gazete bile yok! ancak alttan alttan herkes konuşup duruyor. Herkes istediği yöne çekip, işine geldiği şekilde anlatıyor. Bu işleri dedikodu olmaktan, herkesin bir tarafa çekmesinden kurtarmak lazım.
Gölbaşı’nda birçoğu birbirini tanır. Benim nacizane önerim de, hiç kimse bu konularda tutuklanan, gözaltına alınan veya işinden olan bir insan için sevinmesin. Hatta, ailesine, yakınlarına geçmiş olsun dileklerini de iletip, üzgün olduğunu hissettirmelidir. Yakınlarının üzüntülerini paylaşmakta fayda var. (Tabi, ben bunu hain saldırıyla bağlantılı olmayıp, hain saldırıdan sonra bu feto terör örgütü’ne karşı duran saf inananlar için ve kurunun yanında yaşında yanmış olabileceği ihtimaliyle söylüyorum.)
Bu konularda kamuoyunun aydınlatılması gerekiyor. Yalan, yanlış bilgilerle herkes istediği yöne çekilecek şekilde ortam oluşmasının önüne geçmek lazım...
24 Ağustos 2016 Selam ve Saygılarımla Bayram Türkmez
|