Bir Kültür Devrimine İhtiyacımız var!
Bir devrim yapabilsek özümüzde! İçimizdeki-Dışımızdaki savaşları bitirip, Yurtta Sulh, Cihanda Sulh diyen Atatürk’ün amacına hizmet edebilsek!

Bir devrim yapabilsek özümüzde! İçimizdeki-Dışımızdaki savaşları bitirip, Yurtta Sulh, Cihanda Sulh diyen Atatürk’ün amacına hizmet edebilsek!
Yunus’un saf diline, Mevlana’nın felsefesine, Hacı Bektaş Veli’nin Eğitimci yönüne, Dadaloğlu’nun haksızlığa karşı duruşuna, Hacı Bayram Veli’nin Ahilik anlayışına, Selçuklunun kartal gözlerine, Oğuz beylerinin töresine, Bozkurt’un özgürlüğüne, Ahmet Yesevi’nin Türkçe duruşuna, Şamanın bilgeliğine… selam gönderip gelsek Atatürk Türkiyesi’ne!
Yormasak kendimizi, yormasak toplumu… İnsanın sadece insana saygısı değil, tüm canlılara saygısı ve sevgisiyle doğal yaşam halkalarımızı koruyabilsek. Birliğimizi, Dirliğimizi, Bütünlüğümüzü bozanlara karşı Bir olsak, İri olsak, Diri olsak.
Savaşları bir sanat gibi gösterenleri elimizin tersiyle itelesek uçurumdan aşağıya, savaşlar üzerine felsefe yapanları da cehennemin dibine kadar kovalasak! Varsın yansınlar orada!
ABD Ankara Büyükelçisi Thomas J. Barrack demiş ki, “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı Millet sistemidir.” Bizim ne olmamız gerektiğine bugüne kadar bizi sömürenler böyle diyorsa orada bit yeniğini de aramak lazım. Bu bir yerde demek oluyor ki, “Atatürk Türkiyesinin “Ulus-Devlet Modelinden vazgeçin” anlamı da taşıyor. 1940 yılından beri ülkemizi sömüren, milletimizi geri bırakan bu devletin temsilcilerinden başka bir şey beklemek olmaz zaten…
Bizim neyimiz var ki? diyenler, köklü tarihini, kadim kültürünü bilse ne kadar zengin olduğunu görecek.Dünya daki Türk Devlet ve toplulukları ile ilişkilerimizi güçlendirdiğimizde, dünyanın en güçlü ve en büyük istihbarat ağına sahip olduğumuzu, tüm bilgilerin Türklerden geçtiğini/geçeceğini bilir. Bilgi en büyük güçtür.
Türk Devletinin ve Türk Milletinin yayılmacı bir politika güttüğü görülmemiştir. Türkler olarak sadece kendi varlığımızı bağımsız şekilde yaşamak, diğer Türk Devlet ve Topluluklarla İŞ’te, FİKİR’de ve DİL’de birlik sağlayıp sosyal, kültürel, ekonomik dayanışma sağlamaktan başka beklentimiz yok. Kimsenin sınırında, haritasında gözümüzde yok. Dünyanın her tarafına dağılmış olan Türkleri kozmik iletişim ağı ile varlığını güçlendirmekten başka amacımız yok. Emperyal güçlerinde sınırların değişmesinden tutunda, gücü yettiği ülkelerde sömürgeciliklerini devam ettirmek gibi projeleri var.
Türk Milleti ve Türk Devleti olarak çok güçlüyüz. Yeter ki, özümüzü bilelim. Köklü tarihimize, kadim kültürümüze sahip çıkalım ve onları günümüze, geleceğe taşımasını bilelim. Özgüvenimizi kaybetmeyelim.
Bakmayın siz, etnik ırkçılar ve dinsel bölücülerin yanısıra içimizde de, yanımızda da dost sandığımız birçok hain/işbirlikçi emperyal artıkları var. Onlar milli mücadeleden kalan kin ve intikam duygularıyla yanıp tutuşurken, kripto duruşlarıyla da sinsi sinsi bir virüs gibi önce hayallerimizde, sonra düşüncelerimizde ve en sonunda da… ülkemizi bölmek gibi amaçları var.
Bunlara fırsatlar vermemek için daha sıkı sıkıya Atatürk Türkiyesi’nin bütünlüğüne, ulus devlet duruşuna ve köklü tarih ve kültürel bağlarımıza sarılmak yeter. Onlar, teknolojik olarak güçlü olabilir. Biz dilimize sahip çıkacağız, biz köklü tarihimize, derin kültürümüze sahip çıkacağız. Bölmeyeceğiz, bölünmeyeceğiz. Birbirimiz başta olmak üzere kimseye karşı sevgimizi, saygımızı, hoşgörümüzü eksiltmeyeceğiz.
İşte bunların hepsi de Yunus’un saf dilinde, Mevlana’nın felsefesinde, Hacı Bektaş Veli’nin Eğitimci yönünde, Dadaloğlu’nun haksızlığa karşı duruşunda, Hacı Bayram Veli’nin Ahilik anlayışında, Kimi zaman Fuzuli’nin şiirlerinde- felsefesinde, Ahmet Cevad’ın mücadeleci gardaşlığında, Selçuklunun kartal gözlerinde, Oğuz beylerinin töresinde, Bozkurt’un özgürlüğünde, Ahmet Yesevi’nin Türkçe duruşunda, Şamanın bilgeliğinde… ve Atatürk Türkiyesi’nde var.
Bu değerlerimizi öncelikle korumamız bizlere yeter.
Sevgi ve Saygılarımla
Bayram Türkmez
07.07.2025